Chanel’in N°5 kokusu tüm zamanların en çok bilinen ve satan parfümlerinin başında gelmektedir. Parfümün kokusunun büyüleyici olmasının yanı sıra hikâyesi ve korunma çabası da oldukça dikkate değerdir.

1900’lerin başında moda şirketlerinin parfüm çıkarması ve kozmetik sektörüne adım atması henüz daha başlamadan Coco Chanel’in 05.05 tarihinde piyasaya sürülecek N°5 parfümünü çıkarmasıyla moda sektöründe Paul Poiret ile öncüler arasında yer almıştır.

İkonik tasarımlarıyla adından söz ettiren haute couture markası ise parfümünü korumakta sorun yaşamıştır. Bir kokuyu tescil ettirmek için, kokunun bir nevi resminin çizilmesi gerekmektedir. Oysaki kokunun sabit kalmayan bir kimyasal oluşu değişken bir resmin tescillenmesini engellemektedir. Ayrıca kokunun ayırt edici niteliklerinin olduğu da marka tarafından kanıtlanması gereken ana etmenlerin başında gelmektedir. Kısacası kokunun kimyasal formülünü yazarak somutlaştırmaya ve ayırt ediciliğini kanıtlamaya çalışmak ne Türk ne de uluslararası hukukta kendine henüz karşılık bulamamıştır.

Fact.MR tarafından yayımlanan rapora göre, parfüm pazarı 2022 itibarıyla 70 milyar $ değerine ulaşmıştır. Pazarın sahip olduğu değer ve pazardaki rekabet göz önüne alındığında markaların yüksek pazar payına sahip parfümleri için tescil savaşına girmeleri kaçınılmazdır.

Chanel de N°5’i ile benzer bir sorun yaşamış ve parfümün kokusunu tescillemeyi başaramamıştır. Kokunun tescil ettirilememesi nedeniyle Coco Chanel, N°5 şişesinin tasarım olarak tescillenmesini sağlamış olsa da günümüze bu koruma yeterli kalmamaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda Chanel N°5 şişesinin taklit edildiği iddiası nedeniyle Çin’de Yiwu Ai Zhi Yu Cosmetics Ltd’ye açmış olduğu haksız rekabet davasını kazanmıştı. 2019’da açılan ve 2020’de yeniden ilk derece mahkemesinde görülen davada Çin’in Haksız Rekabet Yasası’nın 6. maddesinde “başkaları üzerinde belirli bir etkiye sahip olan emtiaların adı, ambalajı, dekorasyonu vb. ile aynı veya benzer logoların izinsiz kullanımı, önde gelen insanları yanlışlıkla başkalarının malları olduğuna veya başkalarıyla belirli bir bağlantısı olduğuna inandırmak haksız rekabet fiilini oluşturur” ibarelerinin yer alması Chanel’in lehine karar çıkmasında en büyük etkenlerden biriydi.

Temyize götürülen kararda The N°9 Flower of Story parfüm üreticisi Ai Zhi Yu, parfümünün fiyatının Chanel parfümünün fiyatından çok daha düşük olmasının, bu belirgin farklılığın tüketici nezdinde ayırt ediciliği sağlayacağını iddia etti. Ancak mahkeme tarafından ilk derece mahkemesinin kararı onanarak haksız rekabet savaşını Chanel kazanmış oldu.

Geçtiğimiz günlerde ise Chanel N°5 kokusunun yer aldığı şişeyi ticari markasına dahil etmek istemesiyle gündeme geldi. USPTO, şişenin sahip olduğu dikdörtgen şekil ve kapağının yeterince ayırt edici olmadığı gerekçesiyle bu isteği reddederken USPTO inceleme avukatı Sabrina Tomlinson, “Parfümün şişesi ve tıpası kozmetik dünyasında yaygın olarak görülen ve doğrudan marka ile bağdaşmayan bir şekle sahip. Ayırt edici olmayan ambalajların ise sicile kaydı mümkün değildir.” ibarelerini kullanarak Chanel’in ayırt ediciliğe dair daha fazla kanıt sunmadıkça bu savaşta kaybeden tarafta olacağını belirtti.

Chanel geçtiğimiz Ocak ayında Litvanya’da da N°5 şişesini tescil ettirmeye çalışmış olmasına rağmen istediği sonuca ulaşamamıştı. Chanel’in başvurusu Letonya ve Polonya gibi ülkelerde kabul edilmiş olsa da emsal olarak kabul görmedi.

Parfüm savaşlarının geleceği merak konusu olsa da ana aktörler arasında Chanel’in yer alacağı açıkça görülmektedir.

Share.
Exit mobile version