01.12.2022 tarihli ve 32030 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan gelişmeler…
- Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılan Nükleer Tesislerde Organizasyon Yapısı ve Personel Yönetmeliği ile nükleer tesislerde çalışan personelin yetkinliği, eğitimi ve yeterliği ile Kuruluşun organizasyon yapısına ilişkin gerekleri ve işletici personelin yetkilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu Yönetmelik, yayımı tarihi olan 01.12.2022’de yürürlüğe girer.
- Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan 2022/4 Karar Sayılı, 23.11.2022 tarihli Malvarlığının Dondurulması Kararı uyarınca 6415 Sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un Yabancı devletlere yapılacak malvarlığının dondurulması talepleri ile Türkiye’de bulunan malvarlığı hakkında yapılacak işlem kenar başlıklı maddesi kapsamına giren fiilleri gerçekleştirdikleri hususunda makul sebeplerin varlığına istinaden Resmi Gazete’de ekli listelerde adı geçen kişi, kuruluş veya organizasyonların Türkiye’de bulunan malvarlıklarının dondurulması kararlaştırılmıştır. Bu Karar, yayımı tarihi olan 01.12.2022’de yürürlüğe girer.
- Anayasa Mahkemesinin 29.09.2022 Tarihli ve 2018/16857 Başvuru Numaralı Kararı; başvurucunun, aleni olmayan bir konuşmasının hukuka aykırı şekilde kayıt altına alınmasına yönelik şikâyeti üzerine yapılan soruşturmanın devletin pozitif yükümlülüklerine uygun yürütülmemesi nedeniyle kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğini iddialarına ilişkindir. Başvurucu; borç ilişkisiyle ilgili konuşmasının, planlı şekilde ve suç kastıyla hareket edilerek aleni olmayan bir ortamda kayıt altına alındığını ve bu kaydın şüpheli olarak bulunduğu bir ceza soruşturması dosyasına sunulduğunu belirterek M.R.A. hakkında Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Başsavcılık; şüphelinin ses kayıtlarını sunarken başvurucu tarafından işlendiğini iddia ettiği suçlara ilişkin olarak delil sunma saikiyle hareket ettiği kanaatine ulaşmıştır. Başsavcılık; başvurucunun özel hayat alanına dâhil olan ve özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir hususun konuşulmadığını, söz konusu görüşmenin kayda alınmasında ve soruşturmaya delil olarak sunulmasında kasıt unsurunun oluşmadığını ve bu yönde Yargıtay kararlarının bulunduğunu belirterek kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara yaptığı itiraz sulh ceza hâkimliğince reddedilmiştir. AYM tarafından somut başvuruya konu olan süreçte verilen kararların başvurucunun kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının içerdiği güvenceleri koruyacak şekilde ilgili ve yeterli gerekçe içermediği değerlendirilmiştir. Sonuç olarak kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüğün gerektirdiği şartların somut olayda yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle;
Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE, OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
- Anayasa Mahkemesinin 29.09.2022 Tarihli ve 2018/22125 Başvuru Numaralı Kararı; başvuru, uzun zaman önce idare tarafından verilen tarımsal amaçlı hak sahipliği kararının iptal edilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvurucuların murisine göçebe ailelerden olması nedeniyle İskân Komisyonunca (Komisyon) 30.05.1995 tarihinde tarımsal olarak iskân edilmek amacıyla hak sahipliği verilmiştir. 31.01.2012 tarihinde ise başvurucuların murisinin 01.09.1980 tarihinden itibaren sosyal güvenlik kaydının bulunduğu gerekçesiyle hak sahipliği iptal edilmiştir. Başvurucuların anılan işlemin iptali talebiyle açtıkları dava, mahkemece kabul edilmiştir. Davalı idarenin istinaf talebini inceleyen bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını başvurucuların murisinin başvuru ve hak sahipliği karar tarihinden önce 01.09.1980 tarihinden beri Sosyal Sigortalar Kurumu kaydının bulunduğu, dolayısıyla yerleşik hayata geçtiği ve göçebe vasfını yitirdiği, bu nedenlerle hak sahipliğinin mevzuata uygun olarak elde edilmediği gerekçeleriyle kaldırarak davanın reddine karar vermiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (Bakanlık) tarafından başvurucular aleyhine açılan tapu iptali ve tescili davasında, Komisyon kararı ile başvuru konusu hak sahipliği kararının iptal edilmesi nedeniyle başvuru konusu taşınmazın başvurucular adına tesciline ilişkin işlemin hukuki dayanağın ortadan kalktığı belirtilerek söz konusu taşınmazın Maliye Hazinesi adına tescili talep edilmiştir. Asliye hukuk mahkemesince davanın reddine karar verilmesi üzerine Bakanlık temyiz talebinde bulunmuştur. Yargıtay hükmün onanmasına karar vermiş, davacı idarenin karar düzeltme talebini de reddetmiştir. AYM tarafından yapılan değerlendirme uyarınca; bölge idare mahkemesince başvuruya konu olaya benzer davalarda verilen, Danıştayın istikrar kazanmış yerleşik içtihadının aksine karar verilmesine rağmen bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir haklı nedenlerin olayın koşullarında ilgili ve yeterli gerekçeyle açıklanmaması yargılamayı hakkaniyetli olmaktan çıkarmıştır. Açıklanan gerekçelerle;
Adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ayrıca incelenmesine YER OLMADIĞINA, OY BİRLİĞİYLE karar verildi.
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesine Ait 26.09.2022 Tarih ve 2022/6080 E. 2022/6982 K. numaralı Kararı; taraflar arasındaki hakem heyeti kararına itiraz davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın kabulüne dair verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istemine ilişkindir. Davalıya ait serviste çamaşır makinesi tamir gören davacının sunulan hizmetin ayıplı olduğunu ileri sürerek 1.620 TL ayıplı hizmet bedelinin iadesi ve ürünün onarımı için Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığına yaptığı başvuru sonucu tüketici hakem heyetince kabul kararı verilerek 1.620 TL’nin davacı tüketiciye iadesine ve talep olmadığı halde şikayete konu ürünün davalıya teslimine karar verildiği, bu sebeple davacı tüketici tarafından söz konusu Tüketici Hakem Heyeti kararının ürünün davalıya iadesi yönünden düzeltilmesi istemiyle açılan davada mahkemece talep aşılmak suretiyle yazılı karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle;
Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, OY BİRLİĞİYLE karar verilmiştir.