Savaşların gelişen teknolojinin de etkisiyle daha yıkıcı hale gelmesi devletlerarası sorunların barışçı yöntemlerle çözmenin önemini daha da arttırmıştır. Uluslararası hukuk sisteminin temel hükümlerinden birini oluşturan BM Anlaşmasının 2.maddesinin 4.fıkrasına göre; kuvvet kullanmak ve kuvvet kullanma tehdidinde bulunmak kesin olarak yasaklanmıştır[1]. Kuvvet kullanılmasını ve kuvvet kullanma tehdidinde bulunulmasını yasaklayan bu maddede “savaş” terimi kullanılmaktan kaçınılmıştır. Böylece, savaş hali doktrini dışlanıp, barış zamanı askeri zararla karşılık gibi savaşa varmayan kuvvete dayalı tedbirler dahil her türlü silahlı çatışmalar yasağın kapsamına girmiştir[2]. Bu durumda uluslararası mahiyetteki uyuşmazlıklar, aynı maddenin 3. fıkrası[3] uyarınca barışçı yollarla çözülecektir. Bu kural her ne kadar devletleri sorunlarını çözme noktasında barışçıl yollara teşvik etmekteyse de, hükümden sorunların her ne şekilde olursa olsun çözülmesi gerektiği sonucuna ulaşılması mümkün değildir[4]. Bunun nedenini doğrulayacak en güzel örneğin, uluslararası hukuk sisteminin asli yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı’na başvuru esnasında devletlerin egemen eşitliği ilkesinden hareketle uyuşmazlık taraflarının rızalarının aranıyor olmasıdır[5].

Birleşmiş Milletler Anlaşmasının 2.maddesinin 3. fıkrasında uluslararası adaletin barışçı yollarla çözülmesi kuralı jus cogens[6] diğer bir ifade ile buyruk kural olarak yerini almıştır. Aynı anlaşmanın 33. maddesinin 1. fıkrasında uyuşmazlığa taraf olan devletlerin başvuracağı çözüm yolları ifade edilmiştir. Anılan bu çözüm yolları 1970 tarihli Devletler Arasında İşbirliği ve Dostça İlişkiler Hakkında Uluslararası Hukuk İlkelerine İlişkin Bildirge tarafından da teyit edilmiştir.

Hangi uyuşmazlıkların uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye düşürecek nitelikte olduğu sübjektif olmakla birlikte, maddenin 2.fıkrasında Birleşmiş Milletlere taraflar arasında uyuşmazlık olduğunda bu yollara başvurmalarını söyleme hakkı da vermektedir.

Uyuşmazlıklarda başlıca çözüm yolları şunlardır; görüşme, soruşturma, arabuluculuk, uzlaştırma, hakemlik, yargısal çözüm yolları, bölgesel örgütlere veya antlaşmalara başvurma ya da tarafların kendilerinin seçeceği başka barışçıl yollar. Çalışma konumuzu da ilgilendiren, devletlerarasındaki herhangi bir uyuşmazlıkta devletlerin yargısal yollara başvurması hususu uluslararası hukukta önem taşıyan bir çözüm yoludur. Devletlerin başvuracağı yargı organı Uluslararası Adalet Divanı’ dır. Uluslararası Adalet Divanı, Birleşmiş Milletler Anlaşmasının 92. maddesine göre “Birleşmiş Milletlerin başlıca adli organıdır.” Divan ile BM arasındaki bu bağlılık anlaşmanın 93. maddesinde daha belirgindir. Buna göre “Birleşmiş Milletler’ in tüm üyeleri, ipso facto, Uluslararası Adalet Divanı Statüsüne taraftırlar. Öteki devletlerin Statüye taraf olmaları koşulları Güvenlik Konseyinin tavsiyesiyle Genel Kurul’ca belirlenir.”

Çalışma konusu olan Doğu Timor Davası (Case Concerning East Timor), Portekiz tarafından Avusturalya’ ya karşı açmış olduğu bir davadır. Çalışmada öncelikle UAD önüne getirilen hukuki sorun tespit edilmiş, tarafların tezleri karşılıklı olarak ele alındıktan sonra UAD’ nın konuya ilişkin değerlendirmesi üzerinde durulmuştur. Ayrıca davada yer alan bazı uluslararası hukuk kuralları ve ilkelerine de değinilerek çalışma tamamlanmıştır.

DOĞU TİMOR DAVASI  (CASE CONCERNING EAST TIMOR)        

I. DAVANIN KONUSU

22 Şubat 1991 tarihinde Portekiz, Doğu Timor’ daki bazı faaliyetleri nedeniyle Avusturalya’ ya karşı dava açmıştır. Başvuruda, Avusturalya’ nın, Portekiz’ in Doğu Timor üzerindeki idari gücüne saygı gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediği ve Doğu Timor halkının self-determinasyon (kendi kaderini tayin) ve bununla ilgili haklarına saygı göstermediği belirtilmektedir. Dolayısıyla Avusturalya hem Doğu Timor halkına hem de Portekiz’e olan uluslar arası sorumluluğunu yerine getirememiştir[7].

Bunun yanı sıra başvuru dilekçesinde Portekiz Divan’ ın yargı yetkisiyle ilgili olarak da; her iki tarafın da Uluslar arası Adalet Divanı Statüsü’ nün 36. maddesinin 2. fıkrasına göre, zorunlu yargı yetkisini kabul ettiklerini belirtmektedir[8].

Dava konusundan yola çıkarak çalışmada göze çarpan husus UAD’ nın yetkisidir. Davada UAD’ nın zorunlu yargı yetkisine değinilmiştir. Dolayısıyla çalışmada öncelikli olarak tarafların karşılıklı tezleri ele alınıp, divanın değerlendirmesi, özellikle UAD’ nın yargı yetkisi konusu üzerinde durulacaktır. Çünkü Divan’ da bu davanın sonucunda yetkisizlik kararı vermiştir. Diğer bir ifade ile yetkili olmadığını belirterek usulden red etmiştir. Davanın esasına girilmemiştir.

II. TARAFLARIN İLERİ SÜRDÜĞÜ TEZLER

A. PORTEKİZ’ İN TEZİ

Davanın UAD’ na sunulması Portekiz tarafından yapılmıştır. Portekiz’ in ileri sürdüğü tezler şunlardır;[9]

  • İlk olarak, Doğu Timor’ daki insanların hür iradelerinin, toprak bütünlüğünün, doğal kaynaklarının ve zenginliklerinin üzerinde daimi egemenliğinin kabul edilmesini istemiştir.
  • Daha sonra buna dayalı olarak Doğu Timor’ un self determinasyon hakkının onaylanmasını istemiştir.
  • Doğu Timor topraklarında önemsemedikleri fakat saygı durmak zorunda oldukları Portekiz yönetiminin hakları, vazifeleri ve gücünün beyan edilmesini talep etmiştir.
  • Portekiz’ in önemle üzerinde durduğu ve Avusturalya’ ya karşı açmış olduğu bu davanın temel nedenin Timor Gap (Ya da Timor Yarığı) olarak nitelendirilen bölgedir. Avusturalya ve Endonezya, 1971 ve 1972’ de karşılıklı kıyılarıyla ilgili olarak kıta sahanlıklarını belirlemişlerdir. İki ülke “Timor Gap” olarak adlandırılan ve Doğu Timor’ un güney kesimleri ile Avusturalya’ nın kuzey kesimleri arasında kalan bölgeye kadar belirlenmiştir. Bu bölgedeki kıta sahanlığının belirlenmesi hakkındaki görüşmeler Şubat 1979’ da başlamış, ancak bir sonuç elde edilememiştir. Anlaşmaya varılamaması üzerine, Avusturalya ve Endonezya, bu bölgenin birlikte araştırılması ve işletilmesi hakkında geçici bir düzenleme yapmıştır. 11 Aralık 1989’ da “Kuzey Avusturalya ile Endonezya’ nın Doğu Timor Eyaleti” arasında “işbirliği alanı” oluşturan bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşma, iç hukuk işlemlerinin tamamlanmasıyla Avusturalya’ da 1991’ de yürürlüğe girmiştir[10].
  • Bu gelişmeler karşısında Portekiz, Avusturalya’ nın, 1989 Anlaşmasını akdetmek, iç hukukunda uygulamasını sağlamak ve Endonezya ile görüşmeye devam etmek suretiyle hukuka aykırı davrandığını savunmaktadır. Bu nedenle Doğu Timor halkının self-determinasyon ve doğal kaynakları üzerinde egemenlik haklarını ihlal ettiğini ileri sürmektedir.
  • Ayrıca son olarak da kendisinin idari güç olarak sahip olduğu hakları ve Güvenlik Konseyi’ nin 384 ve 389[11] sayılı kararlarını da çiğnediğini iddia etmektedir[12].

B. AVUSTURALYA’ NIN TEZİ

Avusturalya’ nın ileri sürdüğü tezler ise şunlardır;[13]

  • Öncelikle Divan’ ın yargı yetkisine ve davanın kabul edilebilirliğine itiraz etmiş vu bu itirazların davanın esasıyla sıkı sıkıya bağlı olduğunu kabul ederek bu kapsamda değerlendirilmesini istemiştir.
  • Avusturalya savunmasını söz konusu itirazlar üzerinde yoğunlaştırarak, Portekiz’ in iddialarının yersiz olduğunu ve Portekiz’ in haklarının ihlalinin söz konusu olmadığını belirtmiştir.
  • Başlıca itirazlarından biri de kendisi ile Portekiz arasında gerçekte herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığıdır. Ayrıca, Portekiz’ in başvurusunun, davanın tarafı olmayan Endonezya’ nın hak ve yükümlülüklerine ilişkin Divan’ ın karar vermesine yol açacağını belirtmiştir.
  • Portekiz’ in davasının geçerliliğinin olmadığını ve Divan’ dan vermesini istediği kararın pratik bir yararı olmayacağını belirtmiştir.
  • Avusturalya, Portekiz’ in kendisine değil, Endonezya ya karşı dava açması gerektiğini iddia etmektedir. Bu bağlamda kendisinin ve Portekiz’ in, Divan Statüsü’ nün 36. maddesinin 2. fıkrası gereği zorunlu yargı yetkisini kabul ettikleri, ancak Endonezya’ nın kabul etmediğini belirtmektedir.
  • Kendisinin Doğu Timor halkının self-determinasyon hakkı ile Doğu Timor’ un özerk olmayan ülke statüsünü ve Portekiz’ in BM tarafından Doğu Timor’ un idari gücü olarak tanımlanmasını da her zaman kabul ettiğini belirtmektedir.
  • Son olarak da Avusturalya, bu sorunların Divan’ un önünde değil, BM’ in siyasi organları önünde görüşmeler yoluyla çözülmesi gerektiğini ifade etmiş. Dolayısıyla Portekiz’ in bu itirazlarının göz önüne alınmamasını istemiştir. Bunun yanında kendisi ile Portekiz arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığını da eklemektedir.

Davanın yazılı aşaması Temmuz 1993’ te tamamlanmış, duruşmalar 30 Ocak ile 16 Şubat 1995 tarihleri arasında yapılmıştır.

III. DİVAN’ IN DEĞERLENDİRMESİ VE KARARI

Divan kararında öncelikli olarak Portekiz ve Endonezya’ nın Doğu Timor’ daki varlığı hakkında tarihi açıklamalarda bulunmuştur[14]. Doğu Timor onaltıncı yüzyılda, Portekiz’ in sömürgesi haline gelmiş ve Portekiz’ in buradaki varlığı 1975’ e kadar sürmüştür. Adanın batı tarafı ise Alman sömürgesi iken daha sonraları bağımsız Endonezya devletine katılmıştır[15].

Divan ayrıca Doğu Timor sorunuyla ilgili bazı BM kararlarından bahsetmiştir. 15 Aralık 1960 tarih ve 1542 (XV) sayılı kararında BM Genel Kurulu, Doğu Timor’ un BM Şartı’ nın XI. Bölümünü uyarınca Portekiz’ in sorumluluğunda olduğunu belirtmiştir[16].

Doğu Timor’ da iç karışıklıkların ardından, Portekiz askeri ve sivil yetkilileri 7 Ağustos 1975 tarihinde, Doğu Timor’ un adasına[17] çekilmiştir. 7 Aralık 1975’ te ise Endonezya silahlı güçleri, Doğu Timor’ u işgal etmiş ve bunun üzerine Portekiz güçleri adayı tamamen terk etmiştir. Endonezya 17 Temmuz 1976 tarihinde Doğu Timor’ un kendi ülkesinin bir parçası olduğuna dair bir kanun çıkartmıştır[18].

Endonezya’ nın işgali ve Portekiz’ in ayrılmasından sonra BM Güvenlik Konseyi iki, Genel Kurul ise sekiz karar vermiştir. Hepsi de Doğu Timor sorunuyla ilgilidir.  BM Güvenlik Konseyi’ nin kararları şunlardır;[19]

  • 22 Aralık 1975 tarih ve 384 sayılı kararı; Endonezya’ yı Doğu Timor’ dan çekilmeye ve halkın self-determinasyon hakkına saygı göstermeye çağırmakta; ayrıca, Portekiz’ in idari güç olarak BM ile işbirliği halinde, Doğu Timor halkının self-determinasyon haklarını kullanmalarına yardım etmeye çağırmaktadır[20].
  • 22 Nisan 1976 tarih ve 389 sayılı kararı; Endonezya’ yı derhal Doğu Timor’ dan çekilmeye çağırmakta ve ilgili tüm tarafların soruna barışçıl çözüm bulmak için üzerine düşeni yapmasını istemektedir[21].

Bunun yanı sıra Güvenlik Konseyi’ nin de vermiş olduğu sekiz kararı vardır.  Bunlar;[22]

  • 12 Aralık 1975 tarih ve 3485 sayılı kararı; Portekiz idari güç olarak tanımlanmaktadır. Barışçıl çözüm için her türlü çabayı göstermesi istenmekte;
  • Endonezya’ nın ise Doğu Timor’ u işgali oldukça tutarsızdır[23].
  • 1 Aralık 1976 tarih ve 31/53 sayılı kararı ve 28 Kasım 1977 tarih ve 32/34 sayılı kararı; Doğu Timor halkının self-determinasyon ve bağımsızlık hakları hakkında özgürce verememiştir. Dolayısıyla bu ülkenin Endonezya ya katılmış olduğunu kabul etmemektedir[24].
  • 13 Aralık 1978 tarih ve 33/39 sayılı kararı; Bu kararında da ülkenin sel-determinasyon ve bağımsızlık hakları hakkında özgürce karar veremediğini belirtmiştir[25].

Sonuç olarak, Güvenlik Konseyi’ nin 22 Nisan 1976 tarih ve 389 sayılı kararı, Genel Kurul’ un 1 Aralık 1976 tarih ve 31/53 sayılı kararı, 28 Kasım 1977 tarih ve 32/34 sayılı kararı ve 13 Aralık 1978 tarih ve 33/39 sayılı kararında Portekiz’ e idari güç olarak atıf yapılmamaktadır. Ancak diğer kararlarında Portekiz idari güç olarak tanımlanmıştır[26].

Divan görüldüğü gibi öncelikli olarak Doğu Timor’ un tarihine bakarak, buna ilişkin BM Güvenlik Konseyi’ nin ve Genel Kurul’ un Doğu Timor sorunuyla ilgili vermiş olduğu kararlar ışığında tarafların tezlerini ele almıştır.

Divan ilk olarak Avusturalya’ nın Portekiz ile kendisi arasında esasen bir uyuşmazlık olmadığı hususu üzerinde durmuştur. Daha öncede belirtildiği gibi Avusturalya, Doğu Timor halkının self- determinasyon hakkı ile Doğu Timor’ un özerk olmayan ülke statüsünü ve Portekiz’ in BM tarafından Doğu Timor’ un idari gücü olarak tanımlamasını kabul ettiğini ve sonuç olarak kendisi ile Portekiz arasında bir uyuşmazlık olmadığını ileri sürmüştür.

Divan ise daha önceki kararlarına dayanarak[27], Avusturalya’ nın bu tezini kabul etmemiştir. Divan; Mevcut olayda bir uyuşmazlığın var olup olmadığının belirlenmesi, “gerçek uyuşmazlığın” Portekiz ile Endonezya arasında mı, yoksa Portekiz ile Avusturalya arasında mı olduğuyla ilgili değildir. Portekiz haklı veya haksız olarak, Avusturalya hakkında şikayette bulunmuş ve Avusturalya’ da bunları reddetmiştir. Bu ret nedeniyle ortada bir uyuşmazlık bulunmaktadır.” demiştir[28].

Divan daha sonra, Avusturalya’ nın diğer tezini değerlendirmiştir. Avusturalya, dava sonucunda verilecek kararın Endonezya’ nın haklarını ve sorumluluklarını etkileyeceğini ileri sürmüştür. Gerekçe olarak da Timor Gap bölgesine ilişkin yaptıkları anlaşmada Endonezya’ nın taraf olduğunu ve Divan’ ın karar verebilmesinde Endonezya’ nın da değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürmüş. Ancak; Endonezya’ nın Divan’ ın zorunlu yargı yetkisini kabul etmediğinden Divan’ ın tarafı olmadığını belirtmiştir. Divan, vereceği kararda ister istemez, Endonezya’ nın Doğu Timor’ a girişi ve orada kalışının hangi koşullarda gerçekleştiği ve Endonezya’ nın Doğu Timor’ un doğal kaynaklarıyla ilgili olarak onun adına anlaşma yapma yetkisinin olup olmadığını da tartışacaktır. Divan, Endonezya’ nın gıyabında böyle bir karar veremeyeceğini belirtmiştir[29].

Portekiz açısından ise ileri sürdüğü tezlerden biri Avusturalya’ nın ihlal ettiği hakların “erga omnes”[30] nitelikte olduğunu ve bu nedenle Avusturalya’ nın bu hakka saygı göstermesi gerektiği idi. Divan Portekiz’ in ileri sürdüğü tezlere ilişkin ise, “BM Şartı ve uygulamasına bakıldığında Doğu Timor halkının self-determinasyon hakkı olduğu inkar edilemez. Eğer Doğu Timor halkı self-determinasyon hakkına erga omnes nitelikte sahip ise, diğer devletlerin bu hakkı tanıması gerektiği, aksine bir değerlendirmenin bu hakkı özünden yoksun hale getirir.” demiştir[31].

Divan, “Doğu Timor ülkesinin özerk olmayan statüsünün bulunduğunun ve Doğu Timor halkının self-determinasyon hakkına sahip olduğunun; ayrıca Portekiz’ in Doğu Timor’ un idari gücü olduğunun her iki tarafça da kabul edildiğini göz önünde tutmuştur. Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi’ nin bazı kararlarında, Portekiz’ in idari gücü olduğu belirtilmiştir. Ancak bu kararların, Doğu Timor’ un kıta sahanlığı hakkında antlaşma yapılırken Portekiz’ i muhatap almaları konusunda devletlere sorumluluk yüklediğini kabul etmek zordur. Bu kararların bağlayıcı olup olmayacağını incelerken bunların, taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmede yeterli bir “veri”  olmadığına” karar vermiştir[32].

Divan, Avusturalya tarafından haklarının ihlal edildiğini öne süren Portekiz’ in iddialarını değerlendirirken de, Endonezya’ nın hareketlerinin hukuka uygunluğu hakkında karar vermesi gerekecektir. Ancak Endonezya bu davanın tarafı değildir. Buna dayanarak Divan; “Endonezya’ nın gıyabında verilecek böyle bir karar, bu devletin hakları ve sorumlulukları hakkında olacaktır. O açıdan “Divan’ ın sadece rızası bulunan devletler hakkında yargılama yetkisinin bulunduğu” yolundaki yerleşmiş uluslararası hukuk kuralının ihlali olacaktır.” demiştir[33]

Sonuç olarak Divan, Avusturalya’ nın diğer itirazlarını incelemeye gerek bulunmadığına ve talepler ne kadar önemli olursa olsun, Portekiz’ in esas hakkındaki talepleriyle ilgili bir karar veremeyeceğini belirtmiştir[34].

Son olarak Divan, iki taraf açısından da Doğu Timor’ un özerk olmayan statüsünde olduğunu ve halkın self-determinasyon hakkına sahip olduğunu ve bunu tanımaları gerektiğini belirtmiştir[35].

Divan, 14’ e 2 oylamaya göre;

“Tarafların iradelerine göre, Divan Statüsü’ nün 36. maddesinin 2. fıkrasına göre, mahkeme yetkili değildir. Anlaşmazlık üzerine karar veremez. Bu durum Portekiz tarafından uygulamaya alınacaktır” demiştir[36]. Bu yönüyle usulden ret etmiş. Uyuşmazlığın esasına girmemiştir.

AYRIK VE MUHALİF GÖRÜŞLER

A. AYRIK (FARKLI) GÖRÜŞLER

1) Hakim SHAHABUDDEEN’ ın görüşü; Hakime göre, Divan öncelikli olarak Portekiz’ in iddialarını değerlendirirken 1989 Doğu Timor bölgesindeki kıta sahanlığının işletilmesi ve sınırlandırılmasına ilişkin Avusturalya ve Endonezya’ nın yaptığı anlaşmaya bakmalıydı. Portekiz’ in izni olmadan bu bölgede kıta sahanlığının işletilmesinin yapılamayacağını öne süren tezi dikkate almalıydı. Divanın Portekiz’ in ileri sürdüğü tezleri değerlendirirken “üçüncü devlet” olarak ifade ettiği Endonezya’ nın rızası dışında Endonezya’ nın fiillerinin hukuka uygun olup olmadığını ele almam gerekir şeklindeki kararı olmamalıydı[37]. Hakim, Portekiz’ in iddialarının Divan’ ın kararını etkilemediğini ileri sürmektedir. Halbuki, Avusturalya ve Endonezya’ nın 11 Aralık 1989 tarihinde yapmış olduğu anlaşma, Doğu Timor halkının self- determinasyon hakkını yok saymış ve doğal kaynaklarını kullanmaları konusunda sınırlamalar getirmiştir. Bu açıdan Divan’ ın kararında Portekiz’ in bu iddiaları da değerlendirilmeliydi görüşündedir.

2) Hakim ODA’ nın görüşü; Hakime göre Doğu Timor’ un BM tarafından kendi kaderini tayin hakkı verilmesi ve self- determinasyon hakkının garanti altına alındığı açıkken, Portekiz’ in Doğu Timor Gap bölgesine ait kıta sahanlığına ilişkin hak iddia etmesi doğru değildir. Divan kararında Portekiz’ in bu iddialarını reddetmeliydi.

3) Hakim VERESHCHETIN’ ın görüşü; Hakime göre Divan’ ın Statü’ nün 36/2. fıkrasına göre Endonezya’ nın gıyabında karar vermesinin mümkün olmadığına dair kararı ve yetkili olmadığını belirtmesi doğrudur. Ancak Portekiz’ in ileri sürdüğü tezlerden biri olan; 1989 Doğu Timor Gap bölgesine ilişkin kıta sahanlığı anlaşmasının Doğu Timor’ un self- determinasyon hakkını yok saydığı ve doğal kaynaklarını kullanmalarını baskın hale getirdiği iddiası karşısında Divan sessiz kalmıştır[38]. Portekiz’ in bu iddiasına karşılık Divan’ ın sadece “üçüncü devletin” yokluğuyla incelemesi yanlıştır. Divan bu durumu açıklığa kavuşturmalıydı.

4)Hakim RANJEVA’ nın görüşü;Hakime göre, Divan karar verirken Avusturalya’ nın ileri sürdüğü tezleri kararının merkezi haline getirmiştir[39]. Portekiz’ in iddiaları arasındaki Avusturalya’ nın hukuka aykırı bir anlaşması yaptığı iddiasıyla pek ilgilenilmemiştir. Divan açıkça Avusturalya’ nın Doğu Timor’ un self-determinasyon hakkını ihlal ettiğini söylememiştir. Doğu Timor’ un halkının bu hakkının “ erga omnes” olarak kabul edilirse, anlaşmanın aykırı olabileceğini belirtmiştir. Ayrıntıya girmeden yalnızca uluslar arası hukukun genel ilkeleriyle karar vermiştir. Bunun sonucu olarak da hakime göre, Divan’ ın bu kararı uluslar arası alanda ilgi çekici olmayan daha önce de verilen kararlara benzer niteliktedir[40].

B. MUHALİF GÖRÜŞLER

1) Hakim WEERAMANTRY’ nın görüşü; Hakim, öncelikle Divan’ ın vermiş olduğu karara katılarak, Avusturalya’ nın iddialarının Divan tarafından reddedilmesini de doğru bulmuştur. Ayrıca mahkemenin Doğu Timor insanlarının self-determinasyon hakkının olduğuna ve doğal kaynakları üzerinde egemenliklerinin bulunduğuna ilişkin gözlemlerine saygı duymaktadır. Ve “erga omnes” kuralının bu uygulamanın sonucu olduğunu düşünmektedir[41]. Kararın 29. paragrafındaki hükme göre “Self-determinasyon ilkesinin güncel uluslar arası hukukun en önemli kurallarından biri olduğu” düşüncesi hakim içinde tam ve eksiksiz bir yorumdur.

Bunun yanı sıra Divan’ ın Portekiz’ in iddiaları karşısında Endonezya’ nın fiillerinin hukuka uygun olup olmadığını değerlendirmesi gerektiği yolundaki kararı hakimin düşüncesinden farklıdır. Çünkü hakim, bu “yetki kuralının” gündeme getirilmesinin devletlerin iddialarını değerlendirmeyi sağlamış ve karşılılık yaratmıştır. Avusturalya Timor Gap uyuşmazlığında, Doğu Timor’ un doğal kaynaklarına ve self-determinasyon hakkına aykırı davranmamıştır.

Hakim Divan’ ın tespitlerini doğru bulmakla birlikte sözünü ettiği self-determinasyon ilkesinin önemi hakkında aynı görüştedir. Sonuç olarak hakimin düşüncesine göre verilen itiraz dilekçesi Divan’ ın yetkisiyle sınırlı kalmıştır. Ve itirazlar “üçüncü devletin” yokluğu üzerinde red olunmuştur. Divan’ ın yetki sorunu; itirazların değerlendirilmesinde ayrılmaz bir neden olmuştur[42].

2)Hakim SKUBISZEWSKI’ nın görüşü; Hakim, Divan’ ın UAD Statüsü’ nün 36/2. fıkrasındaki yargının yetkisizliğine dayanan ve Portekiz iddialarını bu maddedeki kuralla reddeden kararıyla aynı fikirde değildir. Sonuçların bu maddeye dayandırılmasına da katılmamaktadır.

Bunun yanı sıra Avusturalya’ nın savunduğu “böyle bir münakaşanın veya uyuşmazlığın olmadığı” yönündeki iddialarını reddetmesine katılmaktadır. Ayrıca Divan’ ın “Doğu Timor ülkesinin self-determinasyon hakkının iki taraf içinde kabul edilmesi” kararına da katılmaktadır. Dolayısıyla hakim self-determinasyon hakkının “ergo omnes” nitelikte bir ilke olduğu görüşündedir.

Ancak, hakime göre Divan’ ın Doğu Timor davasındaki “Timor un kendini yönetemeyen bir ülke olduğunun” vurgulanması bakımından hükmü bu açıdan doğru görmemektedir. Hakime göre, günümüzde bu tip ülkeleri Birleşmiş Milletler kısa bir metinle belirtmiştir. Kendini yönetemeyen devletlerin ideolojileri, politik sistemleri yöneten devletin himayesi altındadır. Ancak hakim, Doğu Timor’ un BM tarafından özerk sayılan ve kendini yönetebilen ülkeler arasında gördüğünü savunmaktadır.

SONUÇ

Devletlerarasındaki uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin BM Şartı’ nın 33/1. fıkrasında sayılan çözüm yollarından birisi de yargısal çözüm yollarıdır. Uluslararası hukuk sisteminin asli yargı organı Uluslar arası Adalet Divanı’ dır. Uluslar arası Adalet Divanı, devletlerarası uyuşmazlıkları çözme konusunda genel yetkisi olan yegane evrensel mahkemedir; kısaca Divan olarak bilinmektedir[43]. BM Şartı’ nın 7. maddesinde, UAD’ nın BM’ nin ana organı olduğu belirtilmiştir. Divan’ ın Statüsü, BM Şartı’ nın ayrılmaz bir parçasıdır. Bunun anlamı BM Şartı’ na taraf olan BM üyesi bütün devletler başka hiçbir işleme gerek olmaksızın Statü’ nün de tarafı sayılmalarıdır[44].

UAD’  nın temel görevi devletlerce önüne getirilen uyuşmazlıkları uluslararası hukuka uygun olarak çözmektir. (Statü, m. 38/1) Divan önünde davalara yalnızca Divan Statüsü’ ne taraf olan devletler taraf olabilmektedir. (Statü, m. 34/1) Divan’ ın yargı yetkisini de bu devletler belirlerler. Bu kural devletlerin egemenliği ilkesinin bir sonucudur.

“Doğu Timor Davası” 22 Şubat 1991 tarihinde Portekiz tarafından bir dilekçe ile Divan’ a sunulması ile başlamaktadır. Portekiz, Avusturalya’ nın Doğu Timor üzerindeki idari gücüne saygı göstermediğini iddia etmiş. Bu bağlamda Doğu Timor’ un self- determinasyon hakkını ve doğal kaynakları üzerindeki daimi egemenliğini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Avusturalya ise Portekiz ile aralarında bir uyuşmazlık söz konusu olamayacağını, Doğu Timor’ un self-determinasyon hakkına saygı duyduğunu belirtmiştir.

Davada uyuşmazlığın nedeni olarak belirtilen Avusturya ile Endonezya arasındaki Doğu Timor Gap olarak adlandırılan “Timor Yarığı” bölgenin kıta sahanlığının işletilmesi ve sınırlandırılmasına ilişkin sözleşmedir.

Divan, öncelikle Portekiz ile Avusturalya arasında bir uyuşmazlığın olup olmadığını incelemiştir. Divan; Mevcut olayda bir uyuşmazlığın var olup olmadığının belirlenmesi, “gerçek uyuşmazlığın” Portekiz ile Endonezya arasında mı, yoksa Portekiz ile Avusturalya arasında mı olduğuyla ilgili değildir. Portekiz haklı veya haksız olarak, Avusturalya hakkında şikayette bulunmuş ve Avusturalya’ da bunları reddetmiştir. Bu ret nedeniyle ortada bir uyuşmazlık bulunmaktadır.” demiştir.

Sonra Divan, Avusturalya tarafından haklarının ihlal edildiğini öne süren Portekiz’ in iddialarını değerlendirirken de, Endonezya’ nın hareketlerinin hukuka uygunluğu hakkında karar vermesi gerekecektir. Ancak Endonezya bu davanın tarafı değildir. Buna dayanarak Divan; “Endonezya’ nın gıyabında verilecek böyle bir karar, bu devletin hakları ve sorumlulukları hakkında olacaktır. O açıdan “Divan’ ın sadece rızası bulunan devletler hakkında yargılama yetkisinin bulunduğu” yolundaki yerleşmiş uluslararası hukuk kuralının ihlali olacaktır.” demiştir.

Görüldüğü gibi Divan bu kararda yetkisizlik kararı vermiş ve bunu da UAD Statüsü’ nün 36/2. fıkrasına dayandırmıştır. Kanımca, Divan’ ın Avusturalya’ nın itirazlarını ele alırken Endonezya’ nın da hakları ve sorumluluklarını incelemek zorundadır. Ancak, Endonezya davanın tarafı olmadığı ve Divan’ ın da zorunlu yargı yetkisini kabul etmediği için, Divan’ ın Statü’ nün 36/2. fıkrasına dayanarak verdiği bu “yetkisizlik kararı” yerindedir.

Bunun yanısıra Doğu Timor Self-determinasyon hakkına sahip bir ülkedir. Öte yandan, Avusturalya ve Endonezya’ nın yaptığı sözleşmede Doğu Timor halkının haklarına hiç değinilmemiştir. Sadece Avusturalya ve Endonezya’ nın ortak çıkarları gereğince bölge kaynaklarının, Doğu Timor halkının rızası olmasa bile kullanılmasına izin verilmiştir. Divan’ ın bu bağlamda sözleşmeye ilişkin bu hukuk ihlaline sessiz kalması kanımca yerinde olmamıştır.

Diğer kaynaklardan elde edilen bilgilere göre; nihayet 5 Mayıs 1999 tarihinde taraflar anlaşmaya varmışlar ve 8 Ağustos tarihinde Doğu Timor’ un kendi geleceğini tayin etmesi için BM gözetiminde referanduma gitmesi kararlaştırılmıştır. 20 Mayıs 2002’ de bağımsız olmuştur.

Kaynaklar

[1] Bkz. Birleşmiş Milletler Anlaşması 2/4; “Tüm üyeler uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığına karşı, gerek Birleşmiş Milletler’ in amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.”

[2] Fatma, Taşdemir; “Uluslararası Anarşiye Giden Yol: Uluslararası Hukuk Açısından Önleyici Meşru Müdafa Hakkı”, Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, C:2, S:5, 2006, s. 77.

[3] BM Anlaşması 2/3; “Tüm üyeler uluslararası nitelikteki uyuşmazlıklarını, uluslararası barış ve güvenliği ve adaleti tehlikeye düşürmeyecek biçimde, barışçı yollarla çözerler.”

[4] Yüksel, Acer, İbrahim, Kaya; Uluslararası Hukuk Temel Ders Kitabı, 1. Baskı, Ankara, Usak Yayınları, 2010, s. 307.

[5] Acer, Kaya; a.g.e., s. 307 v.d.

[6] Uluslararası hukuk literatüründe “jus cogens” olarak yerleşen bu kurallar Türkçe’ de “amir hüküm” ya da “buyruk kural” olarak anılmaktadır. Bkz. Denk, Erdem; “Uluslar arası Anlaşmalar Hukukunda Jus Cogens Kurallar”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, s. 2, http://www.ankara.edu.tr

[7] ICJ, Case Concerning East Timor (Portugal/Avustralia), Judgment, para. 1.

[8] Para. 1.

[9] Para. 10.

[10] Ayşe, Nur, Tütüncü; Milletlerarası Adalet Divanı Kararları (1990-2007), İstanbul, Beta Yayınları, 2008, s. 252.

[11] Güvenlik Konseyi’ nin 22 Nisan 1976 tarih ve 389 sayılı kararı ile Portekiz idari güç olarak tanımlanmaktadır.

[12] Tütüncü; a.g.e., s. 252.

[13] Para. 10,20, 21

[14] Para. 11.

[15] Para. 11.

[16] Para. 12.

[17] Doğu Timor’ un başlıa adasıdır “Atauro”. (mainland)

[18] Para. 13.

[19] Para. 14.

[20] Para. 15.

[21] Para. 15.

[22] Para. 14.

[23] Para. 15.

[24] Para. 15.

[25] Para. 15.

[26] Para. 15.

[27] ICJ; Mavrommatis Paletsine Concessions, Judgment, 1924 para. 11; Northern Cameroons, Judgment, 1963, para. 27; Applicability of the Obligation to Arbitrate under Section on 21 of the United Nations Headquarters Agreement of 26 June 1947, Advisory Opinion, para. 27, 35.

[28] Para. 21, 22.

[29] Para. 28.

[30] Bütün milletlerarası topluluğa karşı sorumlu oldukları ve dolayısıyla da ihlalleri durumunda tüm devletleri ilgilendirdiği kabul edilen kurallardır. Herkesi bağlayan kurallar. Bkz. Elif, Uzun; Milletlerarası Hukuka Aykırı Eylemlerinden Dolayı Devletin Sorumluluğu, İstanbul, 2007, 106- 107.

[31] Para. 29, Abdullah, Uz; “Teori ve Uygulamada Self Determinasyon Hakkı”, Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, 2007, s. 78.

[32] Para. 31, 32.

[33] Para. 34.

[34] Para. 36.

[35] Para. 37.

[36] Para. 38.

[37] Icj; Case Concerning East Timor, (Portugal v. Australia), Judgment,  Seperate Opinion of Judge Shahabuddeen, s. 37.

[38] İcj; Case Concerning East Timot, (Portugal v. Australia), Judgment, Seperate Opinion of Judge Vereshchetin, s. 135.

[39] İcj; Case Concerning of East Timor, (Portugal v. Australia), Judgment, Seperate Opinion of Judge Ranjeva, s. 47.

[40] İcj; Case Concerning of East Timor, (Portugal v. Australia), Seperate Opinion of Judge Ranjeva, s. 134.

[41] İcj; Case Concerning of East Timor, (Portugal v. Australia), Dissenting Opinion of Judge Weeramantry, s. 56.

[42] İcj; Case Concerning of East Timor (Portugal v. Australia), Dissenting Opinion of Judge Weeramantry, s. 137.

[43] Aslan, Gündüz; Milletlerarası Hukuk, İstanbul, 2009, s. 135.

[44] Ünal; Uluslar arası Hukuk, Ankara, 2005, s. 339.

Share.
Exit mobile version