Almanya, ekonomik zayıflık, artan maliyetler ve uluslararası rekabetin etkisiyle 2025’te büyük işgücü anlaşmazlıklarına sahne olacak. Bosch, Thyssenkrupp, ZF Friedrichshafen ve Volkswagen gibi sanayi devlerinde temsil edilen toplam yarım milyondan fazla işçi, şirketlerin işçi çıkarmaya, fabrikaları kapatmaya ve personeli yurt dışına kaydırmaya yönelik kararlı adımlar atması nedeniyle endişelerini dile getiriyor.
Yönetim kurulları, önceki kriz dönemlerine kıyasla daha az uzlaşmacı tavır sergiliyor, anlaşmalarını tek taraflı olarak feshetmekte veya işçi temsilcileriyle yürütülen görüşmeleri azaltmaktadır.
Ekonomik zorlukların artması, Almanya’nın otomotiv ve kimya gibi emek ve enerji yoğun sektörlerine dayalı itibarını sarsarken, sendikalar da üyelik sayılarında düşüş yaşadığını bildiriyor; önde gelen sendikalardan IG Metall ve Verdi sırasıyla %8 ve %6 oranında azalma kaydetmiş durumda. Buna ek olarak, büyük şirketlerde temsil edilmeyen işçi sayısının 2019’dan bu yana yaklaşık %14 artması, ekonomik değişimin işçi kesimindeki etkisini ortaya koymaktadır.
Almanya ekonomisinin en iyi ihtimalle 2025 için %0,2 büyüme öngörüşü dikkate alındığında, işçi kesimi ve yapısal reformlar kaçınılmaz görünmekte. Bu gelişmeler ışığında, yaklaşan erken seçimde yeni hükümetin, işçi katılımı ilkesinin işlevselliği ve şirketlerin yeniden yapılanma stratejilerine yönelik etkileri konusunu yüksek öncelikli gündem maddesi haline getirmesi bekleniyor.