Okyanuslar son yıllarda küresel siyasetin ve çevre gündeminin en önemli başlıklarından biri hâline geldi. 2025’te Fransa’nın Nice kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansı’na 64 devlet başkanının katılması, bu alandaki uluslararası ilgiyi açıkça ortaya koydu. Uzmanlara göre 2026 ise verilen sözlerin somut adımlara dönüşeceği kritik bir yıl olacak.

Bu sürecin en önemli gelişmesi, kamuoyunda “Açık Denizler Anlaşması” olarak bilinen ve teknik adı BBNJ olan düzenlemenin 17 Ocak 2026 itibarıyla yürürlüğe girecek olması. Dünya okyanuslarının üçte ikisinden fazlasını oluşturan açık denizler, bugüne kadar büyük ölçüde uluslararası hukukun dışında kalmış ve parçalı bir yönetim anlayışıyla idare edilmişti. Bu durum yasadışı balıkçılık, çevresel tahribat ve insan hakları ihlallerine zemin hazırlamıştı.

Yeni anlaşma, açık denizlerde bu tabloyu değiştirmeyi hedefliyor. Deniz koruma alanlarının oluşturulması, denizel genetik kaynaklardan elde edilen faydaların adil paylaşımı, çevresel etki değerlendirmelerinin zorunlu hâle gelmesi ve gelişmekte olan ülkelere teknik destek sağlanması anlaşmanın öne çıkan başlıkları arasında yer alıyor. Oceano Azul Vakfı CEO’su Tiago Pitta e Cunha, bu düzenlemeyi “medeniyet adına atılmış önemli bir adım” olarak değerlendiriyor.

2026’yı özel kılan bir diğer gelişme ise yıl içinde yapılması planlanan ilk “Okyanus COP” toplantısı. Bu zirvede, anlaşmanın uygulanmasını sağlayacak kurumların ve mekanizmaların oluşturulması bekleniyor. Uzmanlar, teknik ayrıntıların ilk bakışta dikkat çekici görünmese de uzun vadeli koruma politikalarının temelini oluşturduğuna dikkat çekiyor.

Avrupa Birliği de sürecin aktif bir parçası. Avrupa Komisyonu, Açık Denizler Anlaşması’nın tüm üye ülkelerde eşit şekilde uygulanmasını hedefleyen bir düzenleme hazırladı. Avrupa Parlamentosu’nun Kasım 2025’te onayladığı taslak, hâlen Konsey’de görüşülüyor. Bu adımlar, açık denizlerin ilk kez kapsamlı bir uluslararası koruma çerçevesine kavuştuğunu gösteriyor.

Share.
Exit mobile version