04.11.2022 tarihli ve 32003 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan gelişmeler…
- Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından çıkarılan Ziraat Odalarının Giriş Ücreti ve Yıllık Aidatları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile ilgili “Yönetmeliğin Giriş Ücreti ve Yıllık Aidatın Ödeneceği Oda ve ZOBİS Kayıtları” kenar başlıklı maddesine ilişkin olarak fıkralar eklenmiştir. Bu Yönetmelik, yayımı tarihi olan 04.11.2022’de yürürlüğe girer.
- Ankara Üniversitesi tarafından çıkarılan Ankara Üniversitesi Ön Lisans ve Lisans Eğitim-Öğretim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile; ilgili Yönetmeliğin ilk kayıt, öğrenci katkı payı ve elektronik hizmet ve materyal ücreti, kayıt yenileme, eğitim-öğretim türleri, öğrenim ve azami eğitim-öğretim süreleri, eğitim-öğretim programlarının düzenlenmesi, yan dal programı, çift ana dal programı, ders muafiyetleri, ders yükü ve ders alma, sınavlara ilişkin genel esaslar, mazeret sınavı, derslerden başarılı olma durumu, mezuniyet, mezuniyet belgesi ve diplomaların düzenlenmesi ve diplomalar kenar başlıklı maddelerine ilişkin olarak değişiklik ve düzenlemeler yapılmıştır. Bu Yönetmelik, yayımı tarihi olan 04.11.2022’de yürürlüğe girer.
- Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çıkarılan Bitki Karantinası Tazminatı Desteği Uygulama Tebliği (No: 2022/33) uyarınca; bitkisel üretimin geliştirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, zararlı organizmaların ülkemize bulaşmasının engellenmesi, mevcut olanların eradikasyonu ve mücadelesinin yapılarak yayılmasının önlenmesi ve karantina tedbirleri alınan bulaşık alanda üreticilerin desteklenmesine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu Tebliğ, yayımı tarihi olan 04.11.2022’de yürürlüğe girer.
- Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çıkarılan Patates Siğili Görülen Alanlar ile Güvenlik Kuşağında Uygulanacak Desteğe İlişkin Tebliğ (No: 2022/32) uyarınca; patates siğili hastalığı nedeniyle ekim yasağı getirilen bulaşık alanlarda ve güvenlik kuşağında alternatif uygulama yapan çiftçilerin desteklenmesini ve çiftçilere yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu Tebliğ, yayımı tarihi olan 04.11.2022’de yürürlüğe girer.
- Anayasa Mahkemesinin 28.09.2022 Tarihli ve E: 2022/76, K: 2022/112 Sayılı Kararı; 2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 4. maddesinin 2018 tarihli ve 7141 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen 1. fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması…” ibaresinin anılan fıkrada yer alan “…personelinde…” ve “…anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, …” ibareleri yönünden Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülerek iptaline ilişkindir. Davacının olağanüstü hal tedbirleri kapsamında kapatılan bir eğitim kurumunda öğretmen olarak çalıştığı gerekçesiyle çalışma izninin iptal edilmesi üzerine söz konusu idari işlemin kaldırılması ve çalışma izninin verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin istemin iptal talebiyle açtığı davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdare Dava Dairesi, hükmün iptali edilmesi talebi ile başvurmuştur.
Anayasa Mahkemesi, itiraz konusu hükmün Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesi ile İPTALİNE OY BİRLİĞİYLE karar vermiştir.
- Anayasa Mahkemesinin 05.07.2022 Tarihli ve 2017/37897 Başvuru Numaralı Kararı; Başvuru; Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında tıbbi yardım ve tedavi sağlanmaması ve güvenlik kuvvetlerinin güç kullanımı neticesi ölüm meydana gelmesi nedeniyle yaşam hakkının ve bu hak bağlamında etkili soruşturma yapma yükümlülüğünün, sokağa çıkma yasağı uygulaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, cenazelerin bulundukları sıradaki fiziksel durumları, cenazeleri teslim alırken ve defin için dinî merasim sırasında yaşanan zorluklar nedeniyle kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün, Av. Ramazan Demir’in bazı başvurucular adına Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine geçici tedbir talebiyle bireysel başvurular yapmasının ardından bir ceza soruşturması kapsamında tutuklanması nedeniyle bireysel başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. AYM tarafından yapılan değerlendirmede; bahsi geçen kişilerin ölü bulundukları tarihten önce herhangi bir şekilde yaralandıklarına ya da iddia edilen adreslerde bulunduklarına dair hiçbir bulgu olmadığı, bu kişilerin çatışma bölgesinde sürekli yer değiştirdikleri, bu sırada yaralı hâlde bekledikleri iddia edilen hemen tüm adreslere giden yolların patlayıcı ile tuzaklanmış hendek ve barikatlarla kapatıldığı ve buralara ulaşmaya çalışan güvenlik güçlerine ağır silahlarla yapılan saldırılarda birçok güvenlik görevlisinin yaralandığı ve şehit olduğu, bu kişilerin güvenlik güçleri ile girdikleri silahlı çatışmada ve meşru müdafaa şartları altında öldürüldükleri, bu kişilerin “Teslim olun” çağrılarına muhatap olmalarına ve teslim olma fırsatı bulmalarına karşılık hiçbir zaman silah bırakmayı ya da güvenlik güçlerine teslim olmayı seçenek olarak düşünmedikleri sonuçlarına varılmıştır. Anılan gerekçelerle AYM tarafından verilen hüküm aşağıdaki gibidir:
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul yükümlülüğü bakımından ihlal edilmediğine karar vermiştir.
- Anayasa Mahkemesinin 06.10.2022 Tarihli ve 2019/9692 Başvuru Numaralı Kararı; re’sen tarh edilen katma değer vergisinin indirim konusu edilmesinin kabul edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Somut olayda ek tarhiyata konu katma değer vergisinin alış belgelerinde gösterilmediği ve vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği takvim yılı içinde indirime konu edilmediği görülmektedir. AYM tarafından yapılan değerlendirmede başvurucunun yüklendiği katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesinin ana sebebinin bunların alış belgelerinde gösterilmemesi olduğu sonucuna varılmıştır. Bu durumda başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin içerdiği kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında ve özellikle somut olayda ithal edilen emtianın gümrük kıymetinin düşük gösterildiğine ilişkin bir ihtilafın da bulunmadığı dikkate alındığında başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklenmediği değerlendirilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkı ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Anılan gerekçelerle AYM tarafından verilen hüküm aşağıdaki gibidir:
Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE, OY BİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
- Anayasa Mahkemesinin 06.10.2022 Tarihli ve 2020/34033 Başvuru Numaralı Kararı; düzenlenmek istenen oturma eyleminin hukuka aykırı olarak ve orantısız güç kullanılarak engellenmesinin, bu nedenle sorumlu kolluk görevlileri hakkında açılan ceza soruşturmasının sonuçsuz kalmasının ve tam yargı davasının reddedilmesinin başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir. 2911 sayılı Kanun’un 17. maddesi gereğince bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahale edilebilmesinin koşulları ve 5442 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (C) bendinin 2. fıkrası gereğince valinin toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahale edilebilmesinin koşulları birlikte değerlendirildiğinde kanun koyucunun, her iki Kanun yönünden de toplantıya ve gösteri yürüyüşüne müdahale edilebilmesi için belirli şartların sağlanmasını ve belirli sürelerle müdahale edilebileceğini düzenlemiştir. 5442 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (C) bendi uyarınca yasaklama süresi on beş günle sınırlanmışken 2911 sayılı Kanun’un 17. maddesi uyarınca ancak belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşü ancak bir ayla sınırlı olmak üzere ertelenebilir. Bu kapsamda somut olayda her iki kuralın da Valiliğin başvuru konusu belirsiz süreli yasaklama kararının dayanakları olarak kabulü mümkün olmamıştır. Bu kapsamda başvuruya konu müdahaledeki asıl sorun, Valiliğin yetkisini belirli bir toplanma ya da protesto eylemine yönelik bir tedbir alınması amacıyla değil belirsiz süreyle geçerli, önleyici bir yasaklama şeklinde kullanmasıdır. Nitekim dayanılan Kanun hükümleri uyarınca da ikinci bir emre kadar şeklinde bir yasak süresi belirlenemeyeceği gibi Anayasa Mahkemesine hâlihazırda anılan yasaklama kararına dayanak olabilecek başka bir kanun hükmünün bulunduğu da gösterilememiştir. Anılan gerekçelerle AYM tarafından verilen hüküm aşağıdaki gibidir:
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE OY BİRLİĞİYLE karar vermiştir.
- Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 18.02.2022 Tarihli ve E: 2019/5, K: 2022/1 Sayılı Kararı; henüz ifa zamanı gelmemiş bir alacak için açılan davalar hakkında mahkeme tarafından ne şekilde ve nasıl hüküm kurulması gerektiği, buradan varılacak sonuca göre yargılama giderleri kapsamında olan vekalet ücretinin tayininde ne şekilde vekalet ücretine hükmedileceği konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ile Yargıtay Hukuk Daireleri arasında görüş farklılığı bulunduğu üzere; içtihat ve uygulama farklılığı nedeniyle içtihatların birleştirilmesine ilişkindir. Birleştirme kararı:
“İfa zamanı gelmemiş (vadesi gelmemiş, muaccel olmayan, müeccel) bir alacak için açılmış dava, erken açılmış dava olduğundan, bu davanın açılmasında henüz hukukî yarar bulunmamaktadır. O nedenle, HMK’nın 114/1-h bendinde dava şartları arasında sayılan hukukî yararın bulunmadığı durumda, davanın esastan değil, HMK’nın 115/2. maddesi gereği usulden reddine karar verilmesi ve dolayısıyla davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gereklidir.”