14.04.2023 tarihli ve 32163 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan gelişmeler…
- 7085 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Bazı Mal ve Hizmetlerden Ücretsiz veya İndirimli Olarak Faydalanacakların Tespitine İlişkin Karar yürürlüğe girmiştir.
- 7086 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; “İthalat Rejimi Kararında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar” ın yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
- 7087 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; “İthalatta İlave Gümrük Vergisi Uygulanmasına İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar”ın yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
- 7088 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; “Gelir İdaresi Başkanlığı Merkez ve Taşra Teşkilatının 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na Tabi Personeline Fazla Çalışma Ücreti Ödenmesine İlişkin Ekli Karar” ın yürürlüğe konulmasına karar verilmiştir.
- 7089 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; Hatay ili İskenderun ilçesi, Cebike Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve kararın ekinde ada parsel numarası verilen taşınmazların, yeni devlet hastanesinin yapımı amacıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
- 7090 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; Hatay ili Antakya ilçesi, Gülderen Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve kararın ekinde ada parsel numarası verilen taşınmazların, yeni şehir hastanesinin yapımı amacıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
- 7091 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; Hatay ili Defne ilçesi, Bostancık Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve kararın ekinde ada parsel numarası verilen taşınmazların, yeni devlet hastanesinin yapımı amacıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
- 7092 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; kararın ekli listede kamulaştırma bilgileri ve güzergahları belirtilen enerji nakil hatlarının yapımı amacıyla söz konusu güzergahlara isabet eden taşınmazlarda elektrik dağıtım tesis yerlerinin mülkiyet şeklinde, hat emniyet sahalarında ise irtifak hakkı kurulmak suretiyle TEDAŞ tarafından acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
- Türk Silâhlı Kuvvetleri Dalgıçlık Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- Su Dışındaki Sıvılar İçin Ölçme Sistemleri ile Bazı Ölçü ve Tartı Aletlerinin Muayene Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- Ticaret Bakanlığı Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- Gemiler İçin Yetkilendirilmiş Kuruluşlar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- 2023/15 Tebliğ No’lu İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ yayımı tarhinde yürürlüğe girmiştir. İşbu Tebliğ ile; yerli üretici Sasa Polyester Sanayi A.Ş. tarafından yapılan ve Ertona Tekstil Plastik Geri Dönüşüm San. ve Tic. A.Ş., Koza Polyester San ve Tic. A.Ş., Euro Fiber Teks. Plastik Elyaf Ltd. Şti., Ritaş Kimya ve Tekstil San. Tic A.Ş., Kapadokya Pet Ambalaj Levha Elyaf San. Tic. Ltd. Şti., Yerpak Geri Dönüşüm Elyaf San. Tic. A.Ş., Ecofiber Elyaf San. ve Tic. Ltd. Şti. ve Al-İpek Polimer Plastik Elyaf Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. firmaları tarafından desteklenen başvuruya istinaden Çin Halk Cumhuriyeti, Endonezya Cumhuriyeti ve Kore Cumhuriyeti menşeli 5503.20.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyonu altında sınıflandırılan “poliesterlerden” (polyester elyaf) ürününe yönelik yürürlükte bulunan dampinge karşı kesin önlemlere ilişkin olarak bir nihai gözden geçirme soruşturması açılması ve açılan soruşturmanın usul ve esaslarının belirlenmesi amaçlanmıştır.
- 2023/16 Tebliğ No’lu İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. İşbu Tebliğ ile; 30.03.2022 tarihli ve 31794 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2022/9) ile Kore Cumhuriyeti menşeli “ftalik anhidrit” ürünü ithalatına yönelik başlatılan ve Ticaret Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen nihai gözden geçirme soruşturmasının tamamlanması neticesinde alınan kararın yürürlüğe konulması amaçlanmıştır.
- 2023/1 Tebliğ No’lu Ulusal Meslek Standartlarına Dair Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 13.04.2023 Tarihli ve 11799 Sayılı Kararı Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Söz konusu karara linkten ulaşabilirsiniz; https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/04/20230414-16.pdf
- AYM’nin 2021/34231 Başvuru numaralı başvurusu; koşullu salıverilme hükümleri uygulanmadan müddetname düzenlenmesi nedeniyle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Yargılama neticesinde suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir. Aşağıda söz konusu kararın basın açıklamasına ulaşabilirsiniz;
Kamuoyunda Madımak olayları olarak bilinen ve 35 kişinin ölümü ile sonuçlanan hadiseye ilişkin olarak anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etme suçundan başvurucunun mahkûmiyetine ve idam cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, Yargıtayın bu kararı onaması ile mahkûmiyet hükmü kesinleşmiştir. Ek kararla başvurucu hakkında verilen idam cezası, müebbet ağır hapis cezasına çevrilmiş; daha sonra ağır ceza mahkemesinin kararıyla müebbet ağır hapis cezası, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dönüştürülmüş ve hükmün bu şekilde infazına karar verilmiştir. Başvurucunun 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu’ndan yararlanma talebi, ağır ceza mahkemesinin ek kararıyla reddedilmiş; bu karar Yargıtay tarafından onanmıştır. Müddetnamede, başvurucunun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığı ve infaz türünün 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun kapsamında olduğu belirtilmiştir.
- Başvurucu; herhangi bir örgüte bağlı olarak suç işlemediğini, hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmadan hazırlanan müddetnamenin hatalı olduğunu, 5275 sayılı Kanun’un 107. maddesi gereğince infazın yapılması gerektiğini belirterek müddetnamedeki hatanın giderilmesini talep etmiştir. İnfaz hâkimliği, infaza konu ilamın terör suçu olması nedeniyle aldığı ceza itibarıyla koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamayacağını belirterek başvurucunun talebinin reddine karar vermiştir. Başvurucu, dile getirdiği iddialara ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadan gerekçesiz bir şekilde talebinin reddine karar verildiğini belirterek infaz hâkimliğinin kararına itiraz etmiştir. Ağır ceza mahkemesi, infaz hâkimliğinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.
İddialar
- Başvurucu, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmadan müddetname düzenlenmesi nedeniyle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
- Somut olaydaki mesele, başvurucu hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağıdır. 5275 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 17. maddesinin (4) numaralı fıkrasında başvurucunun durumunda olduğu gibi ölüm cezaları, müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçlularının koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamayacağı belirtilmiştir. Bu hükümler dikkate alındığında koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanıp yararlanmama hususunda önemli olan, işlenen suçun terör suçu olması değil suçu işleyen kişinin terör suçlusu olmasıdır. 3173 sayılı Kanun’da terör suçu ile terör suçlusu kavramları birbirinden farklı şekilde tanımlanmıştır. 3713 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre terör suçlusu tabiri, bu Kanun’un 1. maddesinde belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da bu amaçlar doğrultusunda diğerleriyle beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişileri, yine terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenleri kapsamaktadır.
- Dolayısıyla terör suçlusundan söz edebilmek için kişinin ya 3713 sayılı Kanun’un 1. maddesinde belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olması ya da bu örgütler adına suç işlemesi gerekmektedir. Ancak somut olayda başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet kararı incelendiğinde başvurucunun herhangi bir örgütün üyesi olduğu veya herhangi bir örgüt adına suç işlediği sonucuna varılmamıştır. Suçun planlayıcısı veya işleyeni olarak bir örgütün adına atıf yapılmamış, başvurucunun herhangi bir örgütle somut bağından söz edilmemiştir. 765 sayılı mülga Kanun’un 146. maddesinden verilen mahkûmiyet kararında ve daha önce verilen ilk mahkûmiyete ilişkin Yargıtay bozma kararında söz konusu eylemlerin bir organizasyon dâhilinde gerçekleştirildiği belirtilse de somut olarak bir örgütün varlığına ilişkin tespitte bulunulmamış, örgüt bulunmadığına dair ilk mahkûmiyet kararındaki tespitleri geçersiz kılacak bir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Bilakis bu kararlarda 765 sayılı mülga Kanun’un 146. maddesinde düzenlenen suçun işlenmesi için önceden oluşturulmuş, silahlı olsun veya olmasın bir örgüt ya da çetenin bulunmasında zorunluluk olmadığı ifade edilmiştir.
- Öte yandan başvurucu hakkında 3713 sayılı Kanun kapsamında açılan davada başvurucunun da aralarında bulunduğu sanıkların 3713 sayılı Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde aynı amaç etrafında birleşmek suretiyle örgüt oluşturdukları ileri sürülmüş ise de mahkûmiyet kararında bu kanuni düzenlemeden yola çıkılarak böyle bir örgüt değerlendirmesi yapılmamıştır.
- 5237 sayılı Kanun’un 220. maddesi çerçevesinde örgütün varlığı için hiyerarşik bir yapı ve devamlılık bulunmalıdır. Örgüt kavramının değişen yeni tanımının 3713 sayılı Kanun’un 1. maddesindeki eski tanıma nazaran başvurucunun lehine olduğu açıktır. Zira somut olayda mahkûm edilen kişiler arasında hiyerarşik bir ilişki tespit edilemediği gibi eylemi gerçekleştiren kişiler tek bir anayasal düzeni değiştirme suçunu işlemek için bir araya gelmiştir. Dolayısıyla lehe kanunun geçmişe yürümesi ilkesi uyarınca başvurucunun mahkûm olduğu olayda, bu anlamda bir örgütün bulunup bulunmadığının tespit edilmesi başvurucunun koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağının belirlenmesi açısından elzemdir. Ancak infaz hâkimliğince bu hususlarla ilgili hiçbir açıklama yapılmamış, koşullu salıverilme imkânından yararlanıp yararlanmama hususunda ve ilgili Kanunlarda öngörülen terör suçlusutabiri maddenin özüyle çelişen ve öngörülemez bir şekilde yorumlanmıştır.
- Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
- AYM’nin 2016/6815 Başvuru numaralı başvurusu; internet sitelerine erişimin engellenmesi kararlarına ilişkin istatistiklerle ilgili bilgi edinme talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. Yargılama neticesinde; adil yargılanma hakkı çerçevesinde ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ve yeniden yargılama yapılmasına karar verilmiştir. Aşağıda söz konusu kararın basın açıklamasına ulaşabilirsiniz;
Olaylar
- Hukuk fakültesinde öğretim üyesi olan başvurucu, cyber-rights.orgisimli kâr amacı gütmeyen sivil toplum örgütü ile org isimli internet sitesinin kurucusudur. Başvurucu, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu hükümleri kapsamında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) internet sitelerine erişimin engellenmesi kararlarına ilişkin istatistiklerle ilgili bilgi edinme talebi içeren bir başvuru yapmıştır. Bu başvuruda ilk olarak 5651 sayılı Kanun’un 8. maddesinde yer alan katalog suçlar için re’sen ve yargı kategorileri ayrı ayrı olmak kaydıyla erişim engelleme istatistikleri ile ilgili detaylı bilgileri, ikinci olarak katalog suçlar kapsamı dışında verilen erişim engelleme kararlarının sayısını talep etmiştir. Başvurucu, BTK’nın ret cevabına karşı Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna (Kurul) itiraz etmiştir. Kurul bu itirazı haklı görmeyerek reddetmiştir.
- Bunun üzerine başvurucu, BTK’ya yaptığı bilgi edinme başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açmıştır. BTK ise usul yönünden davanın Danıştayda açılması gerektiğinden görev yönünden reddedilmesi gerektiğini, esas yönünden ise davacının talebinin kabul edilmesinin mevzuat uyarınca mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Yargılamayı yürüten idare mahkemesi davayı reddetmiş, temyiz incelemesini yapan Danıştay bu kararı onamıştır.
İddialar
- Başvurucu, internet sitelerine erişimin engellenmesi kararlarına ilişkin istatistiklerle ilgili bilgi edinme talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
- Başvurucunun internet hukuku ve insan hakları alanında çalışan bir akademisyen olduğu dikkate alındığında faaliyetlerinin basın özgürlüğünün sağladığı korumaya benzer bir koruma gerektirdiği, başvurucu için uyuşmazlık konusu bilgi talebinin düşüncenin açıklanmasıamacının bir ön koşulu olduğu ve düşüncenin oluşumu sürecinde faydalanılmak üzere ulaşılması gerekli bir bilgi olduğu kanaatine varılmıştır.
- Somut olayda başvurucunun birinci ve ikinci talebi ile ilgili olarak; başvurucunun talep ettiği bilgiyi kamuya açık kaynaklardan kendisinin filtreleyip, derleyebileceği hâlde idareden talep ederek önemli ölçüde iş yüküne yol açtığı bir durum olmadığı gibi hâlihazırda idare tarafından seçilen parametrelere göre yayımlanan bilginin yeterli görülmeyip daha ayrıntılı parametrelere dayanan bilgi talep edilmesiyle önemli ölçüde iş yüküne yol açılan bir durum veya idarenin bile elinde olmayan bir bilginin istenmesi de söz konusu değildir. Erişimin engellenmesi istatistiklerine ilişkin ve açıkça kamu yararına olan bir konuda tartışmaya katkıda bulunmak amacıyla yapılan bilgi talebinin internette ifade özgürlüğü üzerine çalışan bir akademisyen ve internet üzerinden sansürle mücadele eden sivil toplum örgütlerinde aktif rol üstlenen başvurucunun çevrim içi alanda ifade özgürlüğü ihlallerine yönelik yürüttüğü çalışmaları için gerekli olduğu değerlendirilmiştir.
- Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.
- AYM’nin 2020/6731 Başvuru Numaralı kararında başvuru; konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Yargılama neticesinde; kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının açıkça dayanaktan yoksun olduğuna karar verilmiştir.
- AYM’nin 2020/215 Başvuru No’lu kararında başvuru; araca haksız el konulmasından dolayı mahrum kalınan gelirin ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Yargılama neticesinde mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve yeniden yargılama ile giderilmesine karar verilmiştir.