Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nda Hukuk Danışmanı olarak görev yapmış, Singapur Ulusal Üniversitesi Uluslararası Hukuk Merkezi (CIL) Direktörü, BM Uluslararası Hukuk Komisyonu Üyesi, deniz hukuku, enerji hukuku ve iklim değişikliği alanlarında çalışmalar yürüten Dr. Nilüfer Oral ile tahkim ve uluslararası konumu hakkında konuştuk.
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
2020 yılından itibaren Singapur’da Singapur Ulusal Üniversitesi Uluslararası Hukuk Merkezi’nde görev alıyorum. Daha önce Bilgi Üniversitesi’ndeydim. Hukukçuyum; deniz hukuku, çevre hukuku ve iklim değişikliği konuları üzerine çalışıyorum. Türkiye’de ilk iklim değişikliği hukuku dersi verenler arasındayım.
İklim değişikliğine dair hukuk dersinde hangi konu başlıklarına yer verildiğini bizimle paylaşır mısınız?
Ben 2009-2016 yıllar arasında Dışişlerinin iklim değişikliği toplantılarında hukukçu olarak bulundum, orada müzakere de yaptım. Bu alandaki tecrübemden sonra anladım ki iklim değişikliği meselesinin önemini gençlerle paylaşmak gerekiyor. O zamanlar dekanımız Turgut Tarhanlı’ydı ve o da ikna oldu bu fikre. İklim değişikliğinde uluslararası hukukun yeri, sözleşmelerin içeriği ve sonucunda neler yapıldığı/yapılabildiği gibi çeşitli alanları değerlendiriyoruz.
Tahkim haftasında bir aradayız. Tahkimin uluslararası konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üniversitede olduğum 80’li yıllarda tahkim alanında okumalar yapmıştık ama daha çok yeni bir kavramdı. Şu anda en önemli alanlardan biri haline geldi. Tabii tahkim dediğimiz çok boyutlu bir sistem. Mesela benim alanımda da yani Uluslararası Deniz Hukuku alanında da tahkim var ve kuralları değişiyor.
Tahkimin dava süreçlerini kıyasla kazandırdığı avantajlar neler?
Deniz Hukuku alanında uluslararası sözleşmeler var. Orada tahkim imkânı mevcut ve dünyanın her yerinde geçerli. Tahkimin en önemli avantajı tahkim yapacak kişinin seçilebilmesidir. Olayın/durumun içeriğine bağlı tüm dengeler değişebilir.
İstanbul Tahkim Haftası’nın etkileri hukuk camiasında nasıl yankılanıyor?
Bir kere Türkiye’deki uluslararası hukukçuların profili bu tür organizasyonlarla yükseltiliyor. İstanbul hakikaten tahkim merkezi olması gereken şehirler arasında. Hukukçularımız ve İstanbul aracılığıyla Türkiye’ye değer sağlamış olunuyor. Ben Singapur’u yakından biliyorum ve çok uzun süredir tahkim merkezi olarak kendini kanıtlamış durumda. Dünyayı iyi gözlemlemek gerekiyor. Tahkim Akademisi iyi bir adım. Çalışkanlığı ve stratejik düşünce sistemiyle Türkiye de bu merkezler arasında adından söz ettirebilir.
Röportaj: Ezgi Aydoğanoğlu