Birleşmiş Milletler (BM) Komitesi, insan hakları grupları ve teknoloji şirketlerinden oluşan bir koalisyonun itirazlarına rağmen Perşembe günü ilk küresel siber suç anlaşmasını onayladı. Üç yıllık müzakerelerin ardından uzlaşma ile kabul edilen bu anlaşma, sonbaharda BM Genel Kurulu’nda oylamaya sunulacak ve burada 40 ülke tarafından onaylanması gerekiyor.
Anlaşmanın İçeriği
Anlaşma, toplumu siber suçlardan korumak amacıyla “uluslararası işbirliğini teşvik ederek” küresel bir ceza adaleti politikası oluşturmayı hedefliyor. BM üye devletleri, kişilerin erişim hakkına sahip olmadığı bilgi ve iletişim sistemlerine izinsiz giriş yapmayı yasadışı hale getirecek yasalar koymayı kabul edecek.
Anlaşma, devletlere çevrimiçi olarak açık çocuk cinsel içerikleri üretmeyi veya satmayı yasaklama, çocukları çevrimiçi avcılardan koruma ve çocuk istismarı amacıyla yapılan çevrimiçi “düzenlemeleri” engelleme çağrısında bulunuyor. Ayrıca, cihazların kötüye kullanımı ve bilgisayarla ilgili sahtecilik veya hırsızlık konularını da kapsıyor.
Anlaşma, ayrıca, devletlerin deepfake ve intikam pornosu gibi, yetişkinlerin rızası olmadan çevrimiçi olarak dağıtılan içeriklere karşı yasalar oluşturmasını talep ediyor. Bu suçları değerlendirmek için, devletlere, bir mahkumiyet için ilgili verileri “toplama veya kaydetme” ve hizmet sağlayıcıları suçlayıcı bilgi veya belgeleri teslim etmeye “zorlamaları” izni veriliyor.
Anlaşma taslağını değiştirme girişimlerine rağmen, bazı ülkeler son dakika değişiklikleri yapmaya çalıştı. Anlaşmanın başlangıcını 2017’de başlatan Rusya, anlaşmanın çok fazla insan hakları güvencesi içerdiğini ve ülkelerin bu anlaşma yoluyla kendi çıkarlarını gözettiğini iddia etti.
BM’nin siber suçlarla ilgili en son protokolü, birçok ülkenin imzalamadığı 2001’deki Budapeşte Sözleşmesi idi.
“Anlaşma Terk Edilmeli”
Oylama öncesinde, BM’deki teknoloji şirketlerini temsil eden Cybersecurity Tech Accord, anlaşmanın “belirsiz” olduğunu ve insan hakları, basın özgürlüğü ve cinsiyet eşitliği için yeterince çaba göstermediğini belirten bir açık mektup yayınladı.
Mektupta, “Topluluklarımızın defalarca belirttiği ciddi kusurlara dikkat çekmek istiyoruz. Bu sorunlar etkin bir şekilde ele alınmazsa, üye devletleri anlaşmayı kabul etmemeye çağırıyoruz,” ifadeleri yer aldı.
Bu endişeler arasında, anlaşmanın devletlere kişisel bilgileri fark edilmeden paylaşma yetkisi vermesi, dolandırıcılık veya çocuk cinsel istismarı gibi suçların genişletilmiş tanımları nedeniyle “meşru” çevrimiçi faaliyetlerin kriminalize edilmesi ve siber suç mağdurlarının adalet aramasının zorlaşması bulunuyor.
Cybersecurity Tech Accord delegasyonunun başkanı Nick Ashton-Hart, oylama öncesinde sosyal medya platformu X’te yaptığı bir paylaşımda, “Küresel iş dünyası, metni olduğu gibi desteklemiyor – anlaşma terk edilmeli,” dedi. Microsoft da bu görüşe katılarak, endişelerinin ele alınmadığını belirtti.
İnsan hakları grupları da anlaşmaya destek vermedi. BM’nin İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), Temmuz ayında yayımladığı bir belgede, müzakerecilerin Siber Suç Sözleşmesi’nin mevcut uluslararası hukukla uyumlu olmasını sağlamaları gerektiğini ve suç listelerinin, ifade özgürlüğü gibi temel hakları etkilememesi için daraltılmasını önerdi.
BM’nin eski ifade özgürlüğü özel raportörü David Kaye, X’teki bir gönderide, ABD müzakerecilerini anlaşmayı imzalamamaya çağırarak, bunun sınır ötesi insan haklarını koruma açısından “felaket” olacağını söyledi.
Kaye, “Sonuç, otoriterlere demokrasilerin sunduğu korumalardan çok daha fazla araç sağlayacak uzun ve kafa karıştırıcı bir anlaşma olacak,” dedi.