Avrupa için Sivil Özgürlükler Birliği tarafından yayımlanan 2024 Hukukun Üstünlüğü Raporu, AB genelinde hukukun üstünlüğünün son yıllarda ciddi meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. 21 AB ülkesinden 43 insan hakları örgütünün işbirliğiyle hazırlanan rapor, adalet sistemi, yolsuzlukla mücadele, medya özgürlüğü ve demokratik denetim mekanizmalarının aşınmaya devam ettiğini vurguluyor.
Adalet sistemi, siyasi müdahalelere açık olmaya devam ederken, kaynak eksikliği ve yetersiz hukuki yardım nedeniyle bağımsızlığı ve etkinliği zayıflıyor. Yolsuzlukla mücadelede şeffaflık eksikliği sürerken, ihbarcıları koruma mekanizmalarının yetersiz olduğu belirtiliyor. Medya özgürlüğü birçok ülkede baskı altındayken, gazeteciler hukuki tehditler ve tacizle karşı karşıya kalıyor. Demokratik denge ve denetleme mekanizmaları, hızlı yasama süreçlerinin aşırı kullanımı ve siyasi müdahaleler nedeniyle zayıflıyor. Sivil özgürlükler giderek daralırken, protesto ve örgütlenme hakları kısıtlanıyor. İnsan hakları ise göçmenlere yönelik daha sert politikalar ve azınlıklara karşı artan ayrımcılık nedeniyle baskı altında bulunuyor.
Raporda ülkeler çeşitli gruplara ayrılıyor. Yunanistan, İrlanda, Malta, Hollanda ve İspanya hukukun üstünlüğü göstergelerinde durağan kalırken, Belçika, Fransa, Almanya ve İsveç gibi ülkeler belirli alanlarda gerileme kaydetmiş durumda. İtalya, Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya ve Slovakya’da hukukun üstünlüğünün sistematik olarak zayıflatıldığı belirtilirken, Macaristan en kritik ülke olarak öne çıkıyor. Öte yandan, Estonya ve Çek Cumhuriyeti, hukukun üstünlüğünü iyileştirme yönünde çaba gösterirken, Polonya’da yeni hükümetin reform girişimlerinin önemli bir ilerleme sağlayamadığı vurgulanıyor.
Rapor, hukukun üstünlüğü krizinin küresel jeopolitik değişimlerle de bağlantılı olduğunu belirtiyor. Aşırı sağ popülizmin yükselişi, ABD’deki demokratik gerileme ve Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı, Avrupa’nın siyasi dengesini etkiliyor. AB’nin mevcut hukukun üstünlüğü uygulama mekanizmalarının yetersiz olduğu ve 7. Madde, bütçe koşulluluğu gibi yaptırımların daha etkin kullanılması gerektiği ifade ediliyor. Eğer AB bu krizle etkin bir şekilde mücadele etmezse, daha fazla demokratik erozyon, iç bölünme ve küresel gücünün zayıflaması riskiyle karşı karşıya kalabilir.