Uzun süredir kamuoyunu meşgul eden sosyal medyadaki içeriklerin düzenlenmesi hususu AK Parti ve MHP tarafından hazırlanan teklif tasarısı ile TBMM Başkanlığı önüne geldi.
Tasarının içeriğine bakıldığında göze çarpan ilk husus gereceğe aykırı bilgi yayan kişilere Türk Ceza Kanunu’nca ceza yaptırımları oldu. Buna göre halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla beyanda bulunanların, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimsenin, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülüyor. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, söz konusu ceza yarı oranında artırılacak.
Gerekçede teknolojinin gelişmesi ve sosyal medyanın artan gücü ile gerçek dışı haberleri kasıtlı üretme ve yaymanın birey ve toplum iradesini ipotek altına alan ve halkın gerçek bilgiye ulaşmasını engelleyen gerçek bir tehdit olduğundan bahsediliyor. Gerçek dünyada olduğu gibi sanal dünyada da devletin vatandaşının onur, şeref ve saygınlığını, kişisel haklarını, özel hayatlarının dokunulmazlığını ve kişisel verilerinin korunması gerekliliğine işaret ediliyor.
Avrupa Birliği’nin de Dijital Hizmetler Yasası ile Genel Veri Koruma Tüzüğü’nde öncü regülatör olarak gerekli adımları attığı anımsatılmış ve diğer ülke ve uluslararası kuruluş düzenlemelerini dikkate alarak Türkiye’nin de gerekli adımları atacağını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğünü içeren 10. maddesi 1. ve 2. fıkralarında yer alan hükümlerin yer alacağı belirtildi.
Hükümetin hâlihazırda sosyal medyayı kısıtlayacak düzenlemeleri var fakat önümüzdeki yasa tasarısındaki bu ceza, terimlerin muğlak ifadeleri nedeniyle sosyal medyada yapılan eleştirilerin suç sayılması sonucunu ortaya çıkarabilir. Tasarı sürecinde de oldukça tartışılan bu konunun aslında iki tarafı bulunuyor. Bir tarafta yapılan bu tasarının ifade özgürlüğüne bir müdahale ve farklı görüşleri bastırmak için olduğu, diğer tarafta ise sosyal medyanın tüm dünyada yasal zemine oturtulduğu ve gerçek olmayan bilginin çok hızlı bir şekilde yayılmasının önlenmesi için düzenlemenin gerekli olduğu görüşüdür. Tasarının kanunlaşması ile hangisine hizmet edeceği gözler önüne serilecek.