10.08.2022 tarihli ve 31919 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan gelişmeler…
- Millî Savunma Bakanlığı tarafından çıkarılan Türk Silahlı Kuvvetleri Yüksek Disiplin Kurulları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik kapsamında; general ve amiraller ile Bakanlık merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatı ile Millî Savunma Üniversitesi ve Harita Genel Müdürlüğünde görevli subay, astsubay, uzman erbaşlar ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında, Bakanlıkta teşkil edilecek Yüksek Disiplin Kurulunun, diğer subay, astsubay, uzman erbaşlar ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında ise mensup oldukları kuvvet komutanlıklarında teşkil edilecek yüksek disiplin kurullarının bu Yönetmelikte yer alan usul ve esaslar doğrultusunda Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası ile ilgili karar vermekle görevli ve yetkili oldukları, Bakanlık ve kuvvet komutanlıklarında oluşturulan Yüksek Disiplin Kurullarınca verilen ayırma cezasının ilgilisine göre Bakanın veya ilgili kuvvet komutanının; general ve amiraller hakkında teşkil edilen Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verilen ayırma cezasının ise Cumhurbaşkanının onayıyla kesinleşeceği ve müteakiben yetkili kurum/komutanlık tarafından yerine getirileceği, yüksek disiplin kurulları tarafından verilen Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği hususlarına dair değişiklik ve düzenlemeler yer almaktadır. Yönetmelik 10.08.2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- Isı Sayaçları Muayene Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik kapsamında; ilgili Yönetmeliğin geçici 3. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Maddedeki düzenleme uyarınca; bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 4 yıl içerisinde, servis olabilmek için müracaat edenlerden 15. maddenin 1. fıkrasının (d) bendinde belirtilen Akreditasyon Sertifikası şartının aranmayacağı, ancak bu kişi ve kuruluşların müracaat esnasında aynı standardın; “6.1 personel, 6.2 tesisler ve donanım, 7.1 muayene yöntemleri ve prosedürler, 7.2 muayene öğeleri ve numunelerinin yönetimi, 7.3 muayene kayıtları, 7.4 muayene raporları ve muayene sertifikaları” maddelerine uygunluğuna dair Türk Standartları Enstitüsü tarafından düzenlenmiş raporu Bakanlığa ibraz etmeleri gerekeceği ve bu rapora istinaden yetkilendirilen servislerin 31.12.2022 tarihine kadar Akreditasyon Sertifikasını alarak Bakanlığa ibraz etmesi zorunlu olup ibraz etmeyenlerin yetki belgelerinin bu tarih itibari ile iptal edileceği öngörülmüştür. Yönetmelik 10.08.2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- Tarım ve Orman Bakanlığınca Belirlenen Yaban Hayvanları Listesi Kararı kapsamında; 01.07.2003 tarihli ve 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 2. ve 4. maddelerine dayanılarak Tarım ve Orman Bakanlığınca belirlenen “Ek-I Tarım ve Orman Bakanlığınca Belirlenen Yaban Hayvanları Listesi-Memeliler”, “Ek-II Tarım ve Orman Bakanlığınca Belirlenen Yaban Hayvanları Listesi-Kuşlar” ve “Ek-III Tarım ve Orman Bakanlığınca Belirlenen Yaban Hayvanları Listesi-Sürüngenler” yer almaktadır. Karar uyarınca; 29 Nisan 2015 Tarihli ve 29341 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Belirlenen Yaban Hayvanları, Av Hayvanları ve Koruma Altına Alınan Yaban Hayvanları Listesi Kararı” 10.08.2022 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmış olup 2022-2023 av dönemi için 27 Mayıs 2022 Tarihli ve 31848 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Merkez Av Komisyonu kararı geçerli olacaktır.
- Anayasa Mahkemesinin 01.06.2022 Tarihli ve E: 2020/97, K: 2022/62 Sayılı Kararı, 31.01.2018 tarihli ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının bentleri bağlayan hükmü ile (a) bendinin Anayasa’nın 2. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebine ilişkindir. Van 1. İdare Mahkemesi, davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varmış olup bu kuralların iptali için itiraz yoluna başvurmuştur. Başvuru kararında; disiplin cezasına konu eylemi nedeniyle cezalandırılan personelin itiraz konusu kurallarda öngörülen ceza puanı sistemi nedeniyle ayrıca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırıldığı, kuralın kişinin tek eyleminden dolayı iki farklı ceza ile cezalandırılmasına neden olduğu belirtilerek Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasa Mahkemesi; 31.01.2018 tarihli ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan “…yirmi disiplin cezası puanı…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine 01.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar vermiştir.
- Anayasa Mahkemesinin 01.06.2022 Tarihli ve E: 2021/132, K: 2022/69 Sayılı Kararı, 04.11.2021 tarihli ve 7341 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 8. maddesiyle 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının değiştirilen birinci cümlesinde yer alan “…08.09.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu…” ve “…yapım ihaleleri hariç 04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu,…” ibarelerinin Anayasa’nın 2., 5., 7., 10., 13., 35., 36., 40., 48., 90., 123., 125. ve 167. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir. Dava dilekçesinde; dava konusu kurallar uyarınca Türkiye İhracat Kredi Bankası Anonim Şirketi/Türk Eximbank (Banka) için 08.09.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile yapım ihaleleri hariç 04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı, bu durumun kamu kaynaklarının kullanılmasında saydamlığı, doğru, etkin ve verimli kaynak kullanımını gerçekleştirme amacına hizmet etmediği, kamu ihalelerinde rekabetçi bir ortamın yaratılması ve ihaleye katılanlar arasında fırsat eşitliğinin sağlanmasının zorunlu olduğu, bu gereklilikleri karşılamayan kuralların teşebbüs özgürlüğüne ve eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kamu yararı amacı taşımadığı, Banka tarafından yapılacak ihalelere ilişkin usul ve esasları kendisinin belirlemesinin yasama yetkisinin devredilmezliği, hukuki belirlilik ve idarenin kanuniliği ilkeleriyle bağdaşmadığı, mülkiyet hakkına aykırı olduğu, kuralların ihaleye ilişkin işlemlere karşı yapılabilecek idari başvuru yollarını sınırlaması nedeniyle hak arama özgürlüğünü ve etkili başvuru hakkını ihlal ettiği, bu durumun serbest rekabet ilkeleriyle de bağdaşmadığı belirtilerek kuralların Anayasa’nın 2., 5., 7., 10., 13., 35., 36., 40., 48., 90., 123., 125. ve 167. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüş olup ve dava konusu kuralların uygulanmaları halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğabileceği belirtilerek yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Anayasa Mahkemesi; 04.11.2021 tarihli ve 7341 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 8. maddesiyle 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının değiştirilen birinci cümlesinde yer alan “…08.09.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu…” ve “…yapım ihaleleri hariç 04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu,…” ibarelerine yönelik iptal talepleri 01.06.2022 tarihli ve E.2021/132, K.2022/69 sayılı kararla reddedildiğinden bu ibarelere ilişkin yürürlüğün durdurulması taleplerinin reddine oybirliğiyle, ilgili ibarelerin Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin reddine oyçokluğuyla 01.06.2022 tarihinde karar vermiştir.
- Anayasa Mahkemesinin 20.07.2022 Tarihli ve E: 2022/52, K: 2022/90 Sayılı Kararı, 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. Maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan “…infaz hakimliğince…” ibaresinin Anayasa’nın 19. ve 37. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebine ilişkindir. İstanbul İnfaz Hakimliği, denetim süresi içinde kasıtlı bir suçun işlenmesi nedeniyle ertelenmiş hapis cezasının infazı talebiyle yapılan başvuru üzerine itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varmış olup bu kuralın iptali için itiraz yoluna başvurmuştur. Başvuru kararında; itiraz konusu kurala göre ertelenmiş hapis cezasının tamamen ya da kısmen infazına infaz hakimliğince karar verileceği, bu durumun cezanın infazında takdir yetkisi kullanılmasını zorunlu kıldığı, bu takdir yetkisinin asıl cezanın verildiği dosyadan bağımsız olarak kullanılamayacağı, cezanın kısmen infazı konusunda asıl kararı veren mahkemenin yetkili olması gerektiği, her mahkemenin vermiş olduğu kararlarının eksiksiz ve doğru şekilde infaz edilip edilmediğini denetleme görevinin bulunduğu, ertelenmiş cezanın ne kadarının infaz edileceğinin takdir edileceği durumlarda da tabii hakim ilkesinin geçerli olduğu, asıl kararı veren mahkemenin bu konuda karar vermesinin infaz hakimliğine göre daha fazla güvence sağladığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 19. ve 37. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasa Mahkemesi; itiraz konusu kuralın ertelenmiş hapis cezasının denetim süresi içinde yeni kasıtlı bir suç işlenmesi halinde ertelenmiş hapis cezasının nasıl infaz edileceğine ilişkin kararların infaz işlem ve faaliyetleri açısından uzmanlaşmış makam olan infaz hakimliğini yetkili kıldığı, kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olan kuralın hukuk devleti ilkesiyle çelişen bir yönü bulunmadığı, yargı organlarınca verilecek mahkumiyet kararları kapsamında hapis cezasının veya güvenlik tedbirlerinin infazının kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını ihlal etmediği, yetki mahkemesince verilmiş olan cezanın kapsamının hükümlüler aleyhine belirlenmesi mümkün olduğu için Anayasa’nın 19. maddesinin ihlal edilmediği, mahkemesince verilmiş ve ertelenmiş hapis cezasının belirlenen denetim süresi içinde yeniden kasıtlı bir suç işlenmesi halinde verilmiş olan hapis cezasının ne kadarının infaz kurumunda çektirileceğini belirlemek açısından infaz hakimliği yetkili kılındığı için tabii hakim güvencesinin ihlal edilmediği gerekçesiyle ilgili kuralın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine 20.07.2022 tarihinde oy birliğiyle karar vermiştir.
- Anayasa Mahkemesinin 20.07.2022 Tarihli ve E: 2022/53, K: 2022/91 Sayılı Kararı, 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan “…kasıtlı bir suç işlemesi…” ibaresinin “sırf askeri suçlar” yönünden Anayasa’nın 2., 5. ve 10. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebine ilişkindir. Çorum İnfaz Hakimliği, denetim süresi içinde kasıtlı bir suçun işlenmesi nedeniyle ertelenmiş hapis cezasının infazı talebiyle yapılan başvuru üzerine itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varmış olup bu kuralın iptali için itiraz yoluna başvurmuştur. Başvuru kararında; ceza kanunlarının genelinde kasıtlı suçlarla taksirli suçlar, askeri suçlarla diğer suçlar arasında ayrım yapıldığı, bu bağlamda 5237 sayılı Kanun’un 58. maddesine göre kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askeri suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümlerinin uygulanamadığı, bu itibarla kanun koyucunun sırf askeri suçların kişilerin sivil hayatlarına etki doğurmamasını amaçladığı, bireyin anayasal bir görev olarak belirli bir sürede yerine getirdiği askerlik görevi sırasında işlediği ve hayatının başka bir evresinde işleme imkanı bulunmayan sırf askeri suçların ertelenmiş hapis cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine neden olmasının hukuk devleti ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmadığı, bireyin askerlik hizmetini yerine getirirken yalnızca bu hizmete özgü suçtan mahkum olması nedeniyle sabıkalı hale gelmesini veya hapis cezasının devletin görevi olduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasa Mahkemesi; itiraz konusu kuralın açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olduğu için belirlilik ilkesiyle çelişmediği, kamu düzenini sağlamaya yönelik bir kural olduğu, öngörülen amaç ile getirilen külfet arasında adil dengeyi koruduğu, orantısız bir külfet yüklemediği için hukuk devleti ilkesiyle çelişmediği gerekçesiyle Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine oy çokluğuyla 20.07.2022 tarihinde karar vermiştir.
- Anayasa Mahkemesinin 10.03.2022 Tarihli ve 2016/5903 Başvuru Numaralı Kararı, bazı ulusal gazetelerde yayımlanan haberler ve köşe yazıları nedeniyle çeşitli sürelerde resmi ilan ve reklamlarının kesilmesine karar verilmesinin başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir. Başvurucular; haberlerde geçen ve Basın İlan Kurumu (BİK) kararlarında cezalandırılma gerekçesi yapılan ifadelerin bağlamlarından koparıldığını, eleştiri sınırları ve haber yapma özgürlükleri gibi hususlar gözetilmeden, çatışan haklar arası dengeleme kriterleri uygulanmadan ceza verildiğini, gazetelerin cezalandırılmasına ilişkin kararların dayanağının BİK’in 129 sayılı Genel Kurul kararı olduğunu, bu kararların bir kanuna dayanmadığını, Kurumun nesnel olmayan ve hiçbir ölçüt içermeyen söz konusu Genel Kurul kararına dayanarak cezalandırma yoluna gittiğini, farklı miktarlardaki cezaların hangi kriterlere göre belirlendiğinin açıklanmadığını ve ölçülü de olmadığını, bu yönüyle kanunilik unsurunu taşımadığını, BİK’in Hükumetin denetiminde olması nedeniyle objektif karar veremeyeceğini, aynı haber veya yazı nedeniyle tekzip metni yayımlanması kararı verildiğinde BİK’e verilen cezalandırma yetkisinin ikinci bir cezalandırma niteliğinde olduğunu belirterek ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi; 195 sayılı Kanun’un 49. maddesinde hangi fiillerin ne şekilde cezalandırmaya konu olacağı hususunun tamamen BİK’e bırakılarak sınırları belirsiz bir düzenlemeye kanun yoluyla imkan tanındığı için öngörülebilirlik koşulunun sağlanmadığı, başvurucuların basın özgürlüğüne yönelik müdahalede kullanılan aracın kanuni güvenceden yoksun olduğu, yapılan bu müdahalenin orantılı olmadığı gerekçeleriyle; 2016/5903 numaralı başvuru ile 2018/7000 numaralı dosya üzerinde birleşen başvuruların aralarında konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2016/5903 numaralı dosya üzerinde birleştirilmesine oybirliğiyle, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna oybirliğiyle, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ve 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğünün ihlal edildiğine oyçokluğuyla, ihlallerin yapısal sorundan kaynaklandığı anlaşıldığından pilot karar usulünün uygulanmasına oyçokluğuyla, yapısal sorunun çözümü için keyfiyetin Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirilmesine oyçokluğuyla, aynı konuda yapılan ve karardan sonra yapılacak başvuruların incelenmesinin kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren 1 yıl süreyle ertelenmesine, Anayasa Mahkemesi internet sitesi üzerinden başvuru numaraları ilan edilmek suretiyle pilot karar kapsamına alınan ilgililerin bilgilendirilmesine 10.03.2022 tarihinde karar vermiştir.