01.09.2022 tarihli ve 31940 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan gelişmeler…
- Toprak Mahsulleri Ofisi Alım Primi Desteğine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (Karar Sayısı: 5992):
Karar uyarınca; lisanslı depolar üzerinden Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) ile yapılan alımlarda takas işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle alım satım belgesinin düzenlenmesinin gecikmesi durumunda, Kararın ekinde yer alan ilçelerdeki lisanslı depolardan 21.09.2022 tarihine kadar, ekte yer almayan il ve ilçelerdeki lisanslı depolardan ise 01.09.2022 tarihine kadar düzenlenen ve TMO tarafından uygun görülen ELÜS alım satım belgelerinin dikkate alınması, Bakanlık il/ilçe müdürlüğü tarafından tanzim edilerek askıya çıkarılan ödeme icmallerinin gerekli kontrollerin yapılması için ÇKS kaydının bulunduğu yerleşim biriminin sorumluluk alanı içerisinde bulunduğu TMO Başmüdürlüğüne gönderilmesi ve kontrollerden sonra ödemenin yapılması gerekmektedir.
21 Eylül 2022 tarihine kadar satışa konu alım satım belgesi kabul edilecek ilçeleri gösteren tabloya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/09/20220901-1.pdf
Karar, 06.06.2022 tarihinden geçerli olmak üzere 01.09.2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- Atık Ön İşlem ve Geri Kazanım Tesislerinin Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik:
Yönetmelik ile; atıkların bekletileceği alanların en az üç tarafının meteorolojik olayların etkilerine karşı, yapı malzemesi ile kalıcı olarak kapatılacağı, bu alanların üzerinin kapatılmasının zorunlu tutulmayacağı, atık kabul birimlerinde yangına acil müdahale durumunda itfaiye araçlarının engellenmeden geçmesine yetecek genişlikte alan bırakılması gerektiği hükme bağlanmıştır.
Yönetmelik, 01.09.2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- Avrasya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği:
Yönetmelik ile; Avrasya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezinin amacına, faaliyetlerine, yönetim organlarına, yönetim organlarının görevlerine ve çalışma şekline ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi amaçlanmaktadır.
Yönetmelik uyarınca; Merkezin yönetim organları Müdür ve Yönetim Kuruludur. Müdür, Merkezi temsil etmek, Yönetim Kuruluna başkanlık etmek; Yönetim Kurulu ise Merkezin eğitim, öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetleri ile bu faaliyetlere ilişkin esasları kararlaştırmak, Merkezin yatırım, plan ve yıllık bütçe tasarısını hazırlamak ve onaylamak üzere Rektöre sunmak gibi görevlere sahiptir. Ayrıca, Müdürün Rektöre karşı sorumlu olduğu kararlaştırılmıştır.
Yönetmelik, 01.09.2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
- Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 31.08.2022 Tarihli ve 11156, 11157, 11158 Sayılı Kararları:
11156 sayılı Karar uyarınca; “Gün Öncesi Piyasasında ve Dengeleme Güç Piyasasında Asgari ve Azami Fiyat Limitlerinin Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik Yapılmasına Dair Usul ve Esaslar” kabul edilmiştir. Getirilen düzenleme ile; Kurul tarafından yeni bir karar alınıncaya kadar; ilgili piyasalarda asgari fiyat limitleri 0 TL/MWh, azami fiyat limitleri ise 4800 TL/MWh olarak uygulanacaktır. Usul ve Esaslar, 01.09.2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
11157 sayılı Karar uyarınca; Enerji Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğinin 132/D maddesinin 11. fıkrası kapsamında, 31.10.2022 tarihine kadar uygulanmak üzere görevli tedarik şirketlerinin Yönetmeliğin 132/Ç maddesinin 1. fıkrasında belirtilen avans ödeme bildirimlerinde yer alan bedellerin, en fazla %50 oranındaki tutarı için Yönetmeliği 132/D maddesinin 11. fıkrası çerçevesinde işlem tesis edilecektir. Karar, 01.09.2022 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
11158 sayılı Karar ile; dağıtım şirketleri tarafından dağıtım sistemi kullanıcılarına ve görevli tedarik şirketleri tarafından serbest olmayan tüketiciler ile serbest tüketici olmasına rağmen tedarikçisini seçmeyen ve 20.01.2018 tarihli ve 30307 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Son Kaynak Tedarik Tarifesinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ kapsamında tanımlanan düşük tüketimli tüketicilere 01.09.2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere Ek-1 ve Ek-2’de yer alan tarife tablolarının onaylanması ve görevli tedarik şirketleri tarafından Yeşil Tarifeyi seçen tüketicilere 01.09.2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere Ek-3’te yer alan tarife tablolarının onaylanması kararlaştırılmıştır.
Tarife tablolarına linkten ulaşabilirsiniz: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/09/20220901-4.pdf
- Anayasa Mahkemesinin 11.05.2022 Tarihli ve 2016/7537 Başvuru Numaralı Kararı:
Başvuru; sendikanın aldığı karar doğrultusunda düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşünün hukuka aykırı olarak engellenmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile sendika hakkını, kolluk güçlerinin gösteri yürüyüşüne müdahalesi ve gözaltı işlemi sırasında gereksiz ve orantısız güç kullanılmasının insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.
Başvurucular; henüz yürüyüşe başlamadan polisin gaz, cop ve plastik mermi ile orantısız güç kullandığını, dosya kapsamındaki görüntülerden müdahale gerektirecek bir durum olmamasına, polis amirinin gaz kullanılmaması talimatına rağmen kolluk güçlerinin yakın mesafeden kimyasal gaz sıktığını iddia etmiştir. Kimyasal gaza maruz kalmaları nedeniyle gözde yanma, cilt ve solunum sorunları yaşadıklarını, buna ilişkin sağlık raporu düzenlendiğini ve bu şikayetlerinin geçici nitelikte olmadığını belirtmişlerdir. Başvurucu İbrahim Kara’nın polis müdahalesi sonucu boynundan yaralanmasına ilişkin görüntüleri de dosyaya sunduklarını vurgulamışlardır. Dosyaya sundukları görüntü kayıtlarının beyanlarına dayanak olduğu halde kolluk görevlilerince düzenlenen belgelerin karara esas alındığını, etkin bir soruşturma yapılmadığını, itirazı inceleyen Hakimliğin gerekçe olmaksızın itirazlarını reddettiğini iddia etmişlerdir. Bu nedenlerle, Anayasa’nın 17. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen kötü muamele yasağı ile etkili başvuru hakkı kapsamında Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
Anayasa Mahkemesi; polislerin başvurucunun gözüne doğrudan ve yakın mesafeden gaz sıktığına veya gazı aşırı kullandığına dair herhangi bir tespit bulunmadığı, Anayasa’nın 17. maddesinin 3. fıkrası kapsamında asgari ağırlık eşiğinin aşılmadığı, başvurucu Şinasi Dursun’un insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna, İl Emniyet Müdürü hakkında soruşturma yapılmasını gerekli kılan nitelikte, kolluğun müdahalesiyle verilen talimatlar arasında illiyet bağını gösteren hiçbir kanıt unsuru bulunmayıp Anayasa’nın 17. maddesinin 3. fıkrası kapsamındaki iddiaların soyut ve temellendirilmemiş şikayet niteliğinde olduğu, başvurucu İbrahim Kara ve Belkıs Yurtsever’in İl Emniyet Müdürü’nün eylemleri yönünden insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez olduğu gerekçesiyle kabul edilemez, güç kullanımının gerekli ve orantılı olup olmadığının değerlendirilmesinin Anayasa’nın 17. maddesinin 3. fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı kapsamındaki usul yükümlülüğünün bir gereği olduğu, soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmediği gerekçesiyle başvurucu İbrahim Kara ve Belkıs Yurtsever’in kolluk memurlarının eylemleri yönünden insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddialarının kabul edilebilir olduğuna, yürüyüşün doğası gereği hoşgörü gösterilmesini gerektiren sınırın aşılıp aşılmadığına yönelik değerlendirme yapılmadığı, yürüyüşün toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin yapıldığı tarihte yapılmasının katılımcılar yönünden önem arz ettiği, idarenin katılımcıların haklarını kullanmalarına daha fazla tolerans göstermemesi için makul bir sebep bulunmadığı gerekçesiyle başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının kabul edilebilir olduğuna, Anayasa’nın 17. maddesinin 3. fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlal edildiğine, Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine, 11.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar vermiştir.
- Anayasa Mahkemesinin 11.05.2022 Tarihli ve 2018/15924 Başvuru Numaralı Kararı:
Başvuru, basın açıklamasına katılan başvurucunun emre aykırı davrandığı gerekçesiyle hakkında idari para cezası uygulanmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
Başvurucu, basın açıklamasına konu olan cinsel saldırı olayının devlet hastanesinde gerçekleşmesi ve mağdur kişinin de ilgili yerde taşeron işçi olarak çalışması nedeniyle basın açıklamasının ilgili hastanenin merdivenlerinde yapıldığını belirtmiştir. Kabahat olarak tanımlanmayan bir eylem nedeniyle hakkında idari para cezası uygulanmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, düşünce ve kanaat hürriyeti ile düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
Anayasa Mahkemesi; açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı gerekçesiyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, kamu otoritelerince kamu düzeninin bozulduğu ya da bozulma tehlikesinin varlığının ilgili ve yeterli şekilde somut olgularla ortaya konulamadığı ve mevcut yasaklama kararının hedeflenen amaç için gerekli ve amaca ulaşmaya elverişli olmadığı gerekçesiyle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine 11.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar vermiştir.
- Anayasa Mahkemesinin 25.05.2022 Tarihli ve 2019/20996 Başvuru Numaralı Kararı:
Başvuru, bir üniversitede öğretim elemanı olan başvurucunun yürüttüğü derste siyasi konulara girerek ders yürütme görevini gerektiği gibi yerine getirmemesi nedeniyle kınama cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
Başvurucu; akademik faaliyetleri kapsamındaki milletlerarası hukuk dersinde teorik bilgilerin yanı sıra pratik işleyiş ile ilgili somut örnekler de verdiğini, dersin muhtevası gereği uluslararası ilişkiler ve politikayla iç içe geçtiğini belirterek ders işleyişi üzerinden uygulanan disiplin cezasının kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkını, akademik özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
Anayasa Mahkemesi; açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, başvurucunun siyasi söylemlerinin dersin belirlenen usul ve esaslara uygun bir şekilde yürütülmesine ne şekilde bir aykırılık oluşturduğu somut olarak ortaya konulamadığı ve verilen kınama cezasının orantılı olmadığı gerekçesiyle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine 25.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar vermiştir.
- Anayasa Mahkemesinin 15.06.2022 Tarihli ve 2019/37252 Başvuru Numaralı Kararı:
Başvuru, mülke ulaşılamamasından kaynaklanan zararın tazmini için yapılan idari başvurunun zararın muhtemel olduğu gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
Başvurucu; kendi imkanlarıyla satın alıp restorasyon işlemlerine başladığı evin restorasyonunun tamamlanmak üzere olduğu sırada patlak veren hendek olaylarından sonra ilan edilen sokağa çıkma yasağı sebebiyle evine ulaşamadığını, başvurunun karara bağlanması sürecinde ve bireysel başvuru yaptığı sırada dahi mülke erişim imkanı olmadığı halde talep edilen tazminatın muhtemel zarar olduğu gerekçesiyle ödenmemesinin mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığını, acele kamulaştırma usulü ile kamulaştırılmasına 21.03.2016 tarihinde karar verilen evin aradan geçen dört yıla rağmen halen kamulaştırılmadığını, bunun Anayasa’nın 46. maddesini ihlal ettiğini, derece mahkemelerinin keşif yapmadan, zararın bulunup bulunmadığını netleştirmeden karar vermesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, derece mahkemelerinin sokağa çıkma yasağının devam edip etmediğini ve devam etmiyorsa taşınmaza erişimin sağlanmasına neden izin verilmediğini araştırmadığını, AİHM kararlarında mülke erişimin engellenmesinin mülkiyet hakkı ihlali sayıldığını, İdare Mahkemesinin muhtemel zarar gerekçesiyle davayı reddetmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, evine erişmek istese bile kolluk kuvvetlerinin engeliyle karşılaşacağı muhakkak olan bir durumda zararın bulunmadığının kabulünün hakkaniyet ilkesiyle bağdaşmayacağını, İdare Mahkemesinin zararın varlığını araştırmadan, olayı aydınlatmadan karar vermesinin gerekçeli karar hakkını ihlal ettiğini, taşınmazın görülmesine dahi izin verilmemesinin yol açtığı zararların karşılanmasının hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğunu öne sürmüştür.
Anayasa Mahkemesi; açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı gerekçesiyle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, başvurucunun zararının miktarının hesaplanmasının ve giderim sağlanmasının İdare Mahkemesinin yorumu ile engellendiği gerekçesiyle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine 15.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar vermiştir.