İklim kriziyle başlayan ve COVID-19 ile etkisini artıran bir süreçle birlikte, günümüzde şirketlerin başarısının ölçütü olan istikrarlı kâr artışının yerini güncel sorunlar ve beklentiler doğrultusunda şirket bünyesinde insan hakları, eşitlik, şeffaflık, çevreye karşı duyarlılık gibi kavramlar almaya başladı. Tüketiciler, yatırımcılar ve iş birlikçileri artık çevresel ve sosyal konularda sorumluluk sahibi olan şirketleri tercih ediyor. Bu gelişmelerin sonucunda kurumsal sürdürülebilirlik kavramı olan Çevresel, Sosyal, Yönetişim (ÇSY) ya da ESG (Environmental Social Governance) ortaya çıktı. Şirketlere özen yükümlülüğünü dayatan bu kavramın başlıklarını kısaca tanımlayacak olursak; çevre kriteri başta hava, toprak ve su dahil olmak üzere şirketlerin ekosistem üzerindekini etkisini ve karbon ayak izini kapsayan bir başlıktır. Sosyal kriter içinde insan kaynakları, müşteri memnuniyeti, çalışanlarla ve tüketicilerle olan ilişkiler, eşitlik gibi konseptleri kapsar. Yönetişim kriteri ise şirketin yönetimi, uygulamaları ve prosedürleriyle ilgilidir.
Avrupa Komisyonu tarafından 5 Ocak 2023 tarihinde yayınlanan Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive – CSRD) kurumsal sürdürülebilirlik kapsamında atılmış büyük bir adımdır ve Avrupa Birliği üyelerinin Temmuz 2024’e kadar ilgili direktifi iç hukuklarına yansıtmaları gerekmektedir. CSRD kapsamına yıllık 40 milyon euroyu aşan ciroya sahip olmak, bilanço toplamı 20 milyon euronun üzerinde olmak ve yıllık ortalama 250’den fazla çalışana sahip olmak kriterlerinden ikisini sağlayan şirketler girmektedir. CSRD ile bu firmalara özen yükümlülüğünü şirket politikalarına entegre etme sorumluluğu getirilmiştir. Bu şekilde şirketlerin faaliyetlerinin sosyal ve çevresel etkilerini tespit etme, olası olumsuz etkileri önleme ve azaltma, mevcut olumsuz etkileri ortadan kaldırma ve bunları raporlama zorunluğu getirilmesi amaçlanmıştır. AB’de 150 milyon eurodan fazla net ciro elde eden ve AB’de yan kuruluşu veya şubesi bulunan AB dışı şirketler de sürdürülebilirlik raporlama yükümlülüklerine tabi olacaktır.
2023 yılında Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Vakfı (IFRS) bünyesinde oluşturulan Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (International Sustainability Standards Board – ISSB) sürdürülebilirlik raporlaması ile ilgili “IFRS S1-Sürdürülebilirlik ile İlgili Finansal Bilgilerin Açıklanmasına İlişkin Genel Hükümler” ve “IFRS S2-İklimle İlgili Bildirimler” olacak şekilde iki uluslararası standart yayımlamıştır. İlgili raporlamanın sürdürülebilirlikle bağlantılı risk ve fırsatların yönetim, strateji, risk yönetimi, metrikler ve hedefler başlıklarında yapılması öngörülmüştür.
Türkiye açısından ISSB’nin global S1 ve S2 sürdürülebilirlik raporlama standartlarıyla tam uyumlu Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) ve “Uygulama Kapsamına İlişkin Kurul Kararları” 29 Aralık 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Böylelikle bu zamana kadar gönüllülük esasına dayanan ve yasal dayanağı olmayan sürdürebilirlik raporlaması 01 Ocak 2024 tarihinden itibaren belirli şirketler için zorunlu hale gelmiştir.
TSRS, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından oluşturulmuş ve şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim performanslarını değerlendirmeleri için kullanılacak uluslararası kabul görmüş standartları içermektedir.
TSRS raporlamasındaki başlıklardan:
- Yönetişim, işletmenin sürdürülebilirlikle ilgili risk ve fırsatları takip etmek ve yönetmek ve denetlemek için kullandığı yönetişim süreçleri, kontrol ve prosedürleri kapsar.
- Strateji, işletmenin sürdürülebilirlikle ilgili riskleri ve fırsatları yönetmek için kullandığı yöntemlerdir.
- Risk Yönetimi, işletmenin sürdürülebilirlikle ilgili risk ve fırsatları belirleme, değerlendirme, önceliklendirme ve izleme süreçlerinin işletmenin genel risk yönetimi sürecine entegre edilip edilmediğini, edildiyse nasıl entegre edildiği ve genel risk yönetimi sürecine nasıl bilgi verdiği de dahil olmak üzere işletmenin genel risk profili ile genel risk yönetimi süreçlerini değerlendirmelerini sağlamaktır.
- Metrikler ve Hedefler, işletmenin kendi belirlediği hedeflere ve mevzuat uyarınca ulaşması gereken hedeflere yönelik ilerlemeleri de dahil olmak üzere sürdürülebilirlikle ilgili risk ve fırsatlarla ilgili olarak işletmenin performansını anlaşılmasını sağlamaktır.
TSRS’nin kapsamına işletmeler bakımından aktif toplamı 500 milyon TL ve üzeri olması, yıllık net satış hasılatı 1 milyar TL’yi aşması ve 250’den fazla çalışanı olması kriterlerinden en az ikisinin eşik değerlerini art arda iki raporlama döneminde aşan işletmeler girmektedir. Geçiş dönemi ilkelerine göre TSRS’nin uygulanacağı ilk raporlama döneminde şirketlerin karşılaştırmalı bilgiler sunma zorunluluğu bulunmamaktadır ve şirketler için ilk iki yıllık dönemde, Kapsam 3 olarak sınıflandırılan karbon emisyon verilerinin açıklanması da zorunlu değildir.
TSRS ile şirketlere getirilen şeffaflık, sürdürülebilirlik konusunda daha aktif olan işletmelerin pazarda daha önde bir konuma gelmesine ve böylece de rekabet avantajı elde etmesine yardımcı olacaktır. Bunun yanı sıra TSRS yapısı itibarıyla uluslararası sürdürülebilirlik standartlarıyla paralel olması sebebiyle, Türk şirketlerinin TSRS’ye uyumu uluslararası standartlara uyumu da beraberinde getirecektir. İlgili Türk şirketi uluslararası alanda da daha olumlu bir imaj yaratacak ve böylece kurumsal itibarını ve marka değerlerini arttırmış olacaklar.
TSRS daha şeffaf, risklerin ve fırsatların daha açık bir şekilde paylaşıldığı ve böylece tüketici ve yatırımcının daha sağlıklı ve bilinçli kararlar almasını sağlayan ve Türk iş dünyası için adeta bir dönüm noktası olan düzenlemeler ortaya koymuştur.
Büyük işletmeler öncülüğünde başlanan sürdürülebilirlik raporlamasıyla birlikte Türkiye, uluslararası yatırım kararlarında tercih edilen ülke olmak ve yeşil finansmana erişim başta olmak üzere küresel sermaye tahsisinde, elde edilecek rekabet gücüyle yakın gelecekte ekonomi alanında dünyanın sayılı ülkelerden birisi olma potansiyelini hayata geçirmek için önemli bir adım atmış oldu.