Türk avukatlığı İttihat ve Terakki geleneğinden etkilenmiştir,
Aksiyoncudur, politiktir, toplumcudur ve toplumsal bakar.
Lidere dayanır, lider temellidir, ofisi lider kurar, lider yükseltir, lider düştüğünde ofis de düşer, kapanır, hukuk tarihinde yerini alır.
Türk avukatlığı istisnalar dışında bu şekilde ilerlemiştir, gelenek bu şekilde oluşmuştur. Ancak bu geleneği bozmanın zamanı gelmiştir.
Batıya baktığımızda 200 yıllık, 300 yıllık ofisler görülmektedir, elbette orada sanayileşme devrimi olmuştur, sistemler farklı gelişmiştir. Ancak Türk avukatlığının yeni liderleri; kurulan ofisleri küresel normlara uygun kurumsallaştırarak, farklı modellere büründürerek, sentezlere mümkün ve dayanıklı hale getirerek, ofislerin içinde yeni liderlerin oluşumunu, öne çıkmasını, ofislerin devir alınmasını sağlayacak dönüşümleri sağlamalıdır.
Kalıcı ve sonraki kuşaklara aktarılabilecek ofisler oluşturmalı ve örnekleri çoğaltılmalıdır.
Bu bakış açısı kuvvetlenmeli ve kalıcı ofis kurma ya da dönüştürme stratejilerinin kurgulanması, liderlikler için görev kabul edilmeli ve oluşacak sorumluluk duyguları ile yol alınmalıdır. Bu yolun bir yönü de idealist olmalıdır.
Kalıcı ve kurumsal ofis stratejilerinin, Türk Avukatlık dünyasının tarihsel geleneklerinde var olan ve hep olması gereken “HUKUK DEVLETİ” ilke, prensip, sistem ve idealinin savunulmasında, mücadelesinde önemli etkileri olacaktır.
Birleşik, güçlü ve kurumsal ofislerin sonuçları üzerinde sonraki yazılar üzerinde de durulacaktır. Ancak kurulan ilişkilerin, bilgi birikiminin, tecrübenin boşa gitmemesi de bu yolla sağlanarak, sürekli yeniden başlanmasının moral bozucu etkisi de önlenmiş olacaktır.
Zannedildiğinin tersine Avukatlık ilkeleri bu ofislerde kurallar doğrultusunda daha kalıcı hale getirilebilecektir.
Bu yol kısmen geleneklere aykırıdır, yeni ve zor yoldur, yenilmesi gereken çok fazla alışkanlık vardır, değişmesi gereken çok fazla davranış biçimi vardır. Durdurulması gereken çok fazla ego vardır. Ancak Türk Avukatlığının olması gereken yeri, durumu ve konumu buradadır. Küresel Avukatlık Ofisleri gibi olmanın yolu buradadır, yenilmez ve rekabetçi bir organizasyon bu şekilde olacaktır.
Üstatlık geleneğimizden de alınması gereken çok fazla güzellik vardır. Bu nedenle bu yol sentezci süreçlerden geçmelidir.
Çeşitli yazılarda yol ve yöntemler üzerinde görüşlerimi açıklayacağım, ancak küresel bilgilerden yararlanmak esastır, küresel bilgileri, hukuk teknolojilerinin gelişimini, yeni iş modellerini bilmeden, incelemeden kurmak, ilerlemek, kalıcı olmak mümkün değildir. Birileri bu görevi üstlenmeli, yeni modelleri anlatmalı ve geliştirmelidir.
Türk avukatlarının hukuk devletine olan katkılarının da geliştirilmesine yönelik düşüncelerimi yazılarla ifade etmeye çalışacağım.
Elbette Barolara özel ve önemli görevler düşmektedir, mensubu olduğum İstanbul Barosu’nun tarihsel sorumluluğuna uygun bir çalışma programı oluşturması, bu program doğrultusunda “ÇALIŞTAYLAR” yapması elzemdir.
Binlerce genç meslektaşın tartışabileceği, esinlenebileceği, hedef bulabileceği “KARİYER” modelleri oluşturulmalı, ofis sistemleri, yeni iş geliştirme ve iş modelleri üzerinde raporlar hazırlanmalı, raporların tartışılacağı büyük forumlar düzenlemelidir. Türk avukatlığının yepyeni iş modelleri , farklı düşünce modelleri ile karşılaşmasının sağlanması İstanbul Barosu’nun görevidir.
Zor değildir, dünya avukatlığı bunları tartıştı, tartışıyor ve sonuçlar doğrultusunda yürüyüşler gerçekleşiyor. Gerçekten zor değildir, ancak dünyadaki bilgi ağının içine daha fazla girilmesi gerekmektedir. MÜMKÜNDÜR.
Sonraki yazılarımızda küresel avukatlık sistemi üzerinde çok duracağız, bunun en önemli nedeni paradoksal gibi görünse de ulusal hukuk sistemimizin güçlü olması ve çok ciddi niteliksel bir gelişme olması için küresel bilgi ağı içinde yer alıp etkileşimde bulunmak gerekiyor.
Özellikle genç arkadaşlarımızda uluslararası avukat deyimi bir hedef olarak kullanılmaktadır, önce ulusal hukuk sisteminde mükemmel bir hakimiyet kurulmadan hiçbir uluslararası ilişkide kuvvetli bir rol alınamaz. İngiliz hukukunun uygulanacağı bir uluslararası uyuşmazlıkta daima bir İngiliz Avukat tercih edilir, İngiliz hukuku konusunda bilginiz olması bu gerçeği değiştirmez. Elbette Uluslararası Ticaret Hukuku Uygulamaları, anlaşmaları bilmek gerekli, ancak bu uygulamalara yönelik ulusal hukukunuzun bakışını ve kurallarını da bilmeniz gerekmektedir.
Ulusal Hukuktan arınmak mümkün değildir. Başlangıç da buradadır, daima gücün temel alınacağı alan da buradadır.
Çeşitli Uluslararası Network’ler var, hukuk endüstrisini araştıran ya da avukatlık ofislerini derecelendiren uluslararası kurumlar bulunmakta, ancak gelinen noktada bazı faaliyetlerinin kendi maksatlarını, oluş nedenlerini aştıklarını, zorladıklarını düşünüyorum, faaliyetleri ve üslupları daha cüretkar oluyor ve avukatlık ofislerinin ünleri üzerinde belirleyen olmaya, en önemli kriter haline gelmeye çalışıyorlar, ne yazık ki genç meslektaşlarım bu kurumların çok fazla etkisi altında kalıyor.
Mutlaka yazmak gerekiyor, bu ağlara, kurumlara katılmayanların aleyhine gelişen haksız durumlar oluşuyor. Elbette bu konulara da daha fazla değineceğim, denge esas olmalıdır.
Cüret tevazuya dönmelidir.
Türk avukatlığı mevcut potansiyelini geliştirecek ve ilerletecektir, çok daha fazla küresel avukatlık sistemiyle bağ kuracaktır, bu durum hukuk devletini geliştireceği kadar baroların uygulamalarını da değiştirecektir, barolar bilgi ile zenginleşmiş konuları tartışır hale gelecektir ve mevcut avukatlık sisteminde yeni iş modelleri ortaya çıkacaktır.