Transit işlemlerinin uluslararası ticaretteki eşya hareketliliğinin omurgasını oluşturduğu düşünüldüğünde, bir taraftan bu hareketliliği hızlandırmak ve kolaylaştırmak, diğer taraftan da oluşabilecek risklerin minimize etmek amacıyla etkin bir risk yönetimi sağlamak önem taşımaktadır.
Günümüzde, ulusal güvenlik endişeleri, sosyal ve çevreye ilişkin güvenlik konuları uluslararası ticaretin en önemli çelişkilerinden biri olarak durmaktadır.
Bu amaçla, ticaretin temel yönetimini elinde tutan gümrük rejimleri de olası riskleri azaltmaya yönelik uygulamalar geliştirmektedirler.
Bu minvalde, fiziki kontroller ile riskli yüklerin fiziki olarak tespit edilmesi, belge kontrolüyle yüke ait belgelerin analizi, şarta bağlı izinler çerçevesinde güvenli olduğu düşünülen firmaların yüklerinin kontrol dışı bırakılması gibi modellerle risk yönetimi yürütülmektedir.[1]
Bu noktada gümrük mevzuatının risk tanımına bakacak olursak; Gümrük Kanunu madde 3/24 uyarınca; “risk deyimi, Türkiye Gümrük Bölgesi ve diğer ülkeler arasında taşınan dış ticarete konu eşyanın giriş, çıkış, transit, nakil ve nihai kullanımına ve serbest dolaşımda bulunmayan eşyaya ilişkin olarak,
- Ulusal ya da uluslararası düzeyde alınmış önlemlerin doğru bir şekilde uygulanmasını engelleyen,
- Ülkenin mali çıkarlarını tehlikeye düşüren,
- Ülkenin güvenlik ve emniyetine, kamu güvenliği ve kamu sağlığına, çevreye veya tüketicilere yönelik tehdit oluşturan bir olayın ortaya çıkma ihtimal biçiminde tanımlanmaktadır.
Öncelikle, ülkemizde gümrük teminat sisteminin elektronikleştirilmesi ile özellikle teminatların geçerliliğine ilişkin risklerin azaltıldığı söylenebilecektir.
Gümrük Kanunu’nu ve yönetmelikleri ciddi olarak ihlal edecek nitelikte bir fiili gerçekleştirecek olan taşıyıcının bu fiili karşısında uygulanacak cezai müeyyidelerden biri olan ve TIR Sözleşmesinin 38 inci maddesinde ifadesini bulan “geçici ve daimi ihraç” uygulamasının Ortak Transit ve TIR taşımalarındaki uygulanmasının karşılıklı olarak incelenmesi önem taşır.
Diğer yandan, yine Gümrük Kanunu’nun 235/5 inci maddesinin Ortak Transit ve TIR taşımalarında uygulama farklılıklarına da değinmek gerekebilir.
TIR Sözleşmesinin 38 inci maddesinin farklı her iki uluslararası sistemdeki uygulamasında bakılırken, öncelikle madde de ifadesi geçen “suçlu” tanımını değerlendirmek ile başlanabilir. Çünkü sözleşmede yer alan cezai müeyyidenin uygulanması için kişinin “suçlu” kabul edilmesi gerekmektedir. Bu noktada, TIR Sözleşmesinin 38 inci maddesini uygulamaya yetkili kılınan Akit Tarafların bünyesinde öncelikli olarak kişinin “suçlu” olduğuna dair kuvvetli deliller söz konusu olmalıdır ki konu ceza hukuku kapsamında değerlendirildiğinde “masumiyet karinesi” ilkesinden yola çıkılarak suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz. Suçsuzluk karinesi, bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça suçlu sayılmamasını ifade eder.
Öncelikle ortada işlenmiş bir suç olmalı ve bu suçun kesin mahkumiyet halini almış olması gerekir.[2] Sadece bir suçun işlenmesi ve fail hakkında dava açılmış olması, o suçun işlendiği anlamına gelse bile, kesin hüküm halini almadıkça suçu övme kapsamında değerlendirilemez.[3]
Bir kişi hakkında mahkumiyet hükmünün kurulması o kişinin suçlu olduğu anlamına gelmez. Mahkumiyet hükmünün yanı sıra, verilen kararın kesinleşmesi gerekmektedir. Kesinleşme, Türk hukukunda mahkeme kararının aleyhinde başvurulacak hiçbir kanun yolu kalmadığında gerçekleşir. Hakkında verilen mahkeme kararının kesinleşmesinin ardından kişi hala suçlu bulunuyorsa ancak bu şekilde suçlu sıfatına haiz olur.
Dolayısıyla TIR Sözleşmesinin 38 inci maddesinin kişiye uygulanmasında yetkili makamların bu hukuki sonuçları beraber değerlendirerek uygulamaya geçmeleri gerekmektedir.
TIR Sözleşmesinin 38 inci maddesinin uygulanmasındaki en önemli kriter yaptırım uygulanacak TIR Karnesi hamilinin “suçlu” diğer bir ifade ile gümrük kanun ve yönetmelikleri ciddi surette ihlal ettiğini kanıtlar bir mahkeme kararının varlığıdır.
Yetkili Makamların, söz konusu maddeye dayanarak bir TIR Karnesi hamilinin bu ihlali yapıp yapmadığı hususunda kanıtlayıcı belgelere sahip olması gerekmektedir. Aksi takdirde, karne hamilinin çalışma hakkını ihlal edecektir. Söz konusu “çalışma hakkı” kişinin temel hakları arasında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Anayasalarında da ifadesini bulan bir haktır.
Çalışma bir hak olarak tanınmış ve devlet bu hakkı en iyi biçimde vermekle görevlendirilmiştir. 1982 Anayasası da, temel haklar ve ödevleri düzenlerken bunların niteliğini aynı zamanda ödev ve sorumluluk da yüklemesi olarak ifade etmiştir: “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.” (AY. m.12).
1982 Anayasasının ikinci kısmında yer alan temel haklar, “Kişinin hakları ve Ödevleri”, “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” ve “Siyasi Haklar ve Ödevler” ayırımı içerisinde ele alınmıştır. Çalışma hakkı ve ödevine, bu ayırım içerisinde “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler”i konu edinen üçüncü bölümde yer verilmiştir (AY.m. 49).
Söz konusu düzenlemeye göre, “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır”. Bu hükmün birinci fıkrası, öncelikle bir taraftan kişilerin çalışacak bir işe sahip olmalarını, dolayısıyla devletin çalışmak isteyen her ferde çalışma imkanı sağlama görevinin bulunduğunu; diğer taraftan da herkesin çalışmaya hakkı olduğu ve bunun engellenemeyeceğini ortaya koymaktadır.[4]
Bir diğer sorun, TIR Sözleşmesi 38 inci maddesinde yer alan “geçici ve daimi ihraç” gibi caydırıcı nitelikte bir uygulamanın Ortak Transit Sözleşmesinde yer almaması ve buna rağmen yetkili makamlarca sonuçları Ortak Transit sistemi kapsamında taşıma yapacak olan Asıl sorumlu, taşıyıcı ve alıcıyı etkilememesine rağmen TIR Sözleşmesi 38 inci maddesinin bu kişilerin sorumluluğunda olan Ortak transit taşımasına uygulanmasıdır.
Hal böyle olunca iki ayrı kurala tabi iki uluslararası sistemde uygulanacak cezai müeyyideler karışmakta ve birbirini olumsuz etkilemektedir. Bunun ana sebebi, Ortak Transit Sözleşmesindeki cezai müeyyide hususundaki “hukuki boşluk” sorunudur.
Kanımca, bu karışıklığı kısmen ortadan kaldırabilmek adına Ortak Transit Sözleşmesine de TIR Sözleşmesinin 38 inci maddesinde ifadesini bulan “daimi ve geçici ihraç” müeyyidesine benzer bir müeyyide konulmalıdır.
Bu konuda Uluslararası Sözleşmelerde yer alan maddeler için yapılacak değişiklikler veya öneriler hukuki olarak çalışılmalı ve gerekirse bu konuda yetkili kişilerce sektörü bilgilendirici ve teşvik edici sempozyumlar, konferanslar veya eğitimler düzenlenmelidir.
Ancak bu şekilde, bu iki sistemdeki cezai müeyyideler ilgili sorumlusuna veya yükümlüsüne karşı doğru uygulanır ve bu durum sektörde sıkıntıya düşen TIR Karnesi hamilinin de rahatlaması açısından da önem arz etmektedir.
Çünkü güncel örneklere bakıldığında, transit refakat belgesi muhteviyatı eşyaya ilişkin olarak doğabilecek bir usulsüzlük karşısında TIR Sözleşmesinin 38 inci maddesi yetkili makamlarca uygulandığında taşıma T Belgesi ile yapılmış olmasına rağmen olaya karışan firmanın TIR sisteminden TIR Karnesi alamamasına ve TIR Sistemindeki faaliyetinin belirlenen süre için durmasına neden olmaktadır ki bu hakkaniyet ilkesi ile de bağdaşmamaktadır.
Kanımca, ilk önerim Ortak Transit Sözleşmesindeki bu hukuki boşluğun yapılacak çalışmalarla TIR Sözleşmesinin 38 inci maddesine benzer nitelikte “caydırıcı” bir “geçici veya daimi ihraç” cezasının getirilmesidir. Ancak, bu düzenlemenin getirilebilmesi için öncelikle Uluslararası Sözleşme niteliği taşıyan Ortak Transit Sözleşmesi üzerinde alanında uzman, hukuk formasyonuna haiz, bilirkişilerce inceleme yapılarak bu “hukuki boşluğun” doldurulması adına çalışmalar başlatılmalıdır.
Şayet, bu husus uzun zaman alacak veya bu tip bir düzenlemenin getirilmesine olanak tanınmayacak ise de mevcut düzende pratik bir ikinci öneri değerlendirilebilir.
Bilindiği gibi, uluslararası ticarette TIR Sözleşmesi 38 inci maddesinde ifadesini bulan ve TIR Karnesi gibi önem arz eden bir transit belgenin kullanılamaması veya iptal edilmesi sonucunu doğuran “belgenin iptali veya askıya alınması” uygulaması, son zamanlarda bir kontrole tabi olmadan geçiş sağlayan basitleştirmeler de görülebilmektedir.
Ancak, bu tür izinlerden yararlanılabilmesi için yükün ihracatçısı, ithalatçısı veya taşıyıcısının belirli güvenlik şartlarını karşılaması ve gümrük otoritelerinden izin almaları gerekmektedir. Son yıllarda Avrupa uygulamasına benzer uygulamalar olan yetkilendirilmiş yükümlü (YYS) veya izinli gönderici/izinli alıcı uygulamaları bu tür basitleştirilmiş kontrollerden yararlanmak isteyen firmalara büyük kolaylık sağlamaktadır.
Söz konusu kolaylıklar sağlansa da buna ilişkin şartlar yerine getirilmediğinde de bu izinlerin iptali veya askıya alınması mümkün olmaktadır. İşte, yetkilendirilmiş yükümlü (YYS) veya izinli gönderici/izinli alıcı uygulamalarına yönelik “iptal veya askıya alınma” müeyyidelerine benzer bir sistemde öngörülebilir.
Bu noktadaki ikinci önerim; Transit Refakat Belgesi muhteviyatı eşyaya yönelik olarak ortaya çıkabilecek usulsüzlüklerde T Belgesi kapsamında Ortak Transit Sözleşmesi çerçevesinde sorumlu olan taşıyıcının C2 belgesi iptal edilebilir veya askıya alınabilir.
Yetki belgelerinin iptali veya askıya alınması hususu Karayolu Taşıma Yönetmeliğinin 70 inci maddesinde “Geçici durdurma veya yetki belgesi iptali” bağlığı altında düzenlenmiştir.[5]
Söz konusu Yönetmeliğin ilgili maddesinde[6] C2 yetki belgesinin geçici olarak durdurulması veya iptali hususları dikkate alındığında, TIR Sözleşmesinin 38 inci maddesindeki “TIR Karne belgesinin geçici veya daimi olarak askıya alınması”na benzer bir hüküm olduğundan kanımca, Ortak Transit Sözleşmesinde var olan “hukuki boşluk” doldurulana kadar, C2 yetki belgesine yönelik mevcut cezai müeyyide uygulanabilir.
Elbette bu noktada Karayolu Taşıma Yönetmeliğinin “Yürütme” başlığı altındaki 82 nci maddesinde[7] ifadesi geçen bu yönetmeliği yürütme yetkisine haiz Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yetkilileri ile konunun görüşülerek koordineli bir çalışma yapılmasının doğru olacağı kanaatindeyim.
Böylelikle, T Belgesi ile taşıma yapan taşımacı, bu belge kapsamından tespit edilen bir usulsüzlükte bambaşka bir sistem olan TIR Sisteminin olanaklarını kullanamamaktan ötürü mağdur olmayacak ve usulsüzlüğe karışan asıl kişi hakkaniyete uygun olarak adil bir yöntemle karşılıklılık (mütekabiliyet) esasına göre cezalandırılacaktır.
KAYNAKÇA
14/09/1978 tarihli ve OJ L 252 sayılı Topluluk Resmi Gazetesi
Alişan, BULAN, “Transit Rejiminde İdari Para Cezası ve Kaçakçılık”, Gümrük Ticaret Dergisi, Sayı: 16, 2019.
Altan Rençber, Kabahat Genel Teorisi Açısından Vergi Kabahatleri, İstanbul: On iki levha Yayıncılık, 2017.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Council of Europe, France, www.echr.coe.int
ECE/TRANS/WP.30/AC.2/TIB/2022/4, https://unece.org/transport/tir
Edanur, ŞENYÜZ, “Gümrük İşlemlerinden Kaynaklanan Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları”, Yüksek Lisans Tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa, 2020.
EKİN, Sefa, GÜZELOĞLU, EROL, Demet, BOZTEPE, Hamit, SOKULLU, Koray, SÜER, Sefer, Sançar, GÖZÜTOK, Aslı, CAMBAZ, Nedret, “TIR EL Kitabı (TIR Karneleri Kapsamında Uluslararası Eşya Taşınmasına Dair Gümrük Sözleşmesi)”, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Gümrükler Genel Müdürlüğü, Yayın Sıra No:6.
Ersan, ŞEN, “Suçu ve Suçluyu Övme (TCK. m.215)” Ceza Hukuku Dergisi, Ağustos 2008.
GümrükGenelTebliği (TIR İşlemleri)(Seri No: 1)
Gümrük Mevzuatı ve Uygulamaları El Kitabı, İstanbul Sanayi Odası, Avrupa İşletmeler Ağı, İstanbul, 2021.
İbrahim, ŞAHBAZ, Açıklamalı ve İçtihatlı Türk Ceza Kanunu, 2.Cilt.
Kabahatler Kanunu; Kanun No:5326, (Resmi Gazete 31.03.2005 tarih ve mük.25772 sayısı).
Kaptan, KILIÇ, Kaçakçılık Suçları Gümrük Kabahatleri ve Gümrük uyuşmazlıklarının Çözüm Yolları, Ankara: Gazi Kitabevi, 2013.
Kemal, GÖZLER, İdare Hukuku Dersleri, Bursa: Ekin Kitabevi, 2009.
Kemal, GÖZLER, Mahalli İdareler Hukuku, Bursa: Ekin Kitabevi, 2018.
Kemal, GÖZLER , Anayasa Hukuku, 2.b., Bursa :Ekin Kitabevi,2018.
Kemal, GÖZLER, İngilizce Karşılıklarıyla Hukukun Temel Kavramları, 2021.
Mehmet, UYLUKÇU, Gülvade, AKDEMİR, Duygu, KORUCU, “Türkiye’de Transit Sisteminde Teminat Uygulamaları ve Risk Yönetimi: Tobbund Örneği” JTL Journal of TransportationandLogistics Volume 7, Issue 1, 2022.
Mehmet, UYLUKÇU, Umut, ŞEDELE, , “Ortak Transit ve NCTS Cep Kitabı Sık Kaşılaşılan Sorular ve Cevapları”, http://www.ticaret.gov.tr
Murat, Yavuz; “Dış Ticarette Gümrük Rejimleri”, Dış Ticaret İşlemleri, s. 244.
OKUMUŞ, Zeki, “Ortak ve Topluluk İçi Transit Sisteminde Yeni Perspektifler.”, 2012.
Ortak Transit Sözleşmesi, 30.06.2012 tarihli, 28339 sayılı R.G
Önal, YILMAZ, “Gümrük İşlemlerinde Sıkça Karşılaşılan Cezalar.”, 2018, http://www.lojiblog.com/
T.C. Anayasası, https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.2709.pdf
TIR Handbook, CustomsConvention on theInternatonalTrasport of Goods Under Coer Of TIR Carnets (TIR Convention, 1975), EleventhRevised Edition, United Nations, New York andGeneva, 2018.
TIR Karneleri Himayesinde Uluslararası Eşya Taşınmasına Dair Gümrük Sözleşmesi (TIR Sözleşmesi, 1975) TIR El Kitabı, ECE/TRANS/TIR/5, Birleşmiş Milletler Yayınları.
Transit El Kitabı, s. 25-26, Bkz. http://www.ticaret.gov.tr
Turhan, ESENER, İş Hukuku, Ankara 1973, s. 12; Cahit Talas, Sosyal Politika, C. I, İstanbul 1967.
Alper, YEŞİLOVA, Gümrük Hukukuna İlişkin Uyuşmazlıklar ve Hukuki Çözüm Yolları, Ankara: Seçkin Yayınları, 2015
YILDIZ, Güven, Ortak Transit Rejimi ve NCTS, Gümrük&Ticaret Dergisi, Sayı:1, Yıl:2013.
Zeynel T. Kangal, Kabahatler Hukuku, 2. b., İstanbul: On iki Levha Yayıncılık, 2019.
Yararlanılan Linkler:
http://www.wto.org/english/res_e/publications_e/ai17_e/gatt1994_art5_gatt47.pdf
https://unece.org/transport/tir
https://tobbtir.tobb.org.tr/Portal/AnaSayfa
https://tobbtir.tobb.org.tr/Portal/Icerik/yetkili-odalar/1
http://www.wto.org/english/res_e/publications_e/ai17_e/gatt1994_art5_gatt47.pdf
https://etir.org/how-does-etir-work
https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=4458&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/08/20170801-16.htm
https://ticaret.gov.tr/data/5d483f0813b8762b40ceaee6/15f4d333e795dae34839abf6d41a7792.pdf
https://www.mevzuat.net/demo/gumruk/tyazilar/2017/ty22389864.aspx
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/01/20180108-1.htm
[1] Mehmet, UYLUKÇU, Gülvade, AKDEMİR, Duygu, KORUCU, “Türkiye’de Transit Sisteminde Teminat Uygulamaları ve Risk Yönetimi: Tobbund Örneği” JTL Journal of Transportation and Logistics Volume 7, Issue 1, 2022, s.196-197.
[2]Ersan, ŞEN, “Suçu ve Suçluyu Övme (TCK. m.215)” Ceza Hukuku Dergisi, Ağustos 2008, s.105.
[3]İbrahim, Şahbaz, Açıklamalı ve İçtihatlı Türk Ceza Kanunu, 2.Cilt, s.2429.
[4] Turhan, ESENER, İş Hukuku, Ankara 1973, s. 12; Cahit Talas, Sosyal Politika, C. I, İstanbul 1967, s. 231.
[5] Bkz. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/01/20180108-1.htm
[6]KT.Y. m.70;
(3)Yetki belgesi sahibine verilen ve kaldırılmamış olan uyarmaların sayısının 150 adede ulaşması ve bu hususun tebliğini izleyen 15 gün içinde ödeme yapılarak uyarmaların sayısının 150 adedinin altına düşürülmemesi halinde, ihlale konu olan yetki belgesinin faaliyeti geçici olarak durdurulur. Bu şekilde yetki belgesi kapsamında geçici olarak faaliyeti durdurulanların, gerekli ödemeyi yaparak uyarmaların sayısını 150 adedin altına düşürmeleri halinde, yetki belgesi faaliyetlerine izin verilir.
(4) 40 ıncı maddenin üçüncü, dördüncü, altıncı ve onüçüncü fıkraları, 43 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları ile 44 üncü maddenin altıncı ve yedinci fıkralarının; bir yıl içerisinde 30 kez ihlal edildiğinin tespiti halinde, firmanın ilgili yetki belgesi kapsamındaki faaliyeti üç gün süreyle durdurulur. Sürenin hesabında, ilk ihlalin tespit edildiği tarih esas alınır.
(5) 13 üncü maddenin altıncı fıkrası, 21 inci maddenin birinci fıkrası ile bu maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen geçici durdurma işlemleri hariç olmak üzere, bu Yönetmeliğe göre yapılacak geçici durdurma işlemleri, geçici durdurma işleminin ilgili yetki belgesi sahibine bildirim tarihini takip eden otuzuncu günde yürürlüğe girer.
(6) 18 inci maddenin ikinci fıkrası ile 21 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen iptal işlemleri, iptal işleminin yapıldığı tarihte; diğer iptal işlemleri ise iptal işleminin ilgili yetki belgesi sahibine bildirim tarihini takip eden otuzuncu günde ve yetki belgesinin geçerlik süresini aşmamak kaydıyla yürürlüğe girer.
[7]KT.Y. m. 82 “Yürütme”
(1) Bu Yönetmelik hükümlerini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı yürütür