Yazar: Nedim Korhan Şengün
Hukuk endüstrisinde bilgi gelişiyor, mevzuat yenileniyor, uygulama örnekleri çoğalıyor, sistem büyüyor, bir başka deyişle iç denizler okyanus oluyor. Sistem içinde geleneksel avukatlık yenilikçi bakışa kendisini entegre etme çabasına girişiyor, sancılı bir süreç yürüyor, bu durum hizmetlere kalite yönünden olumlu ya da olumsuz sonuçlarıyla yansıyor, başarısızlık ve günü kurtarmak şimdilik önde görünüyor. Özelliği olmayan örnekler, denemeler çoğalıyor. Bir yandan da iddialı şekilde Full Service çalışan avukatlık yapıları yükseliyor, bu yapıların yükselmesinin sonuçları oluyor. Bu yapıların yükselmesi ile birlikte bazı avukat kümelenmeleri uzmanlaşma adı altında mevzi almaya, darlaşan alanlardan genişlemeye ve yükselmeye çalışıyor. İş hukuku uzmanı, rekabet hukuku uzmanı, kişisel veri hukuku uzmanı, bilişim hukuku…
Bir hukuk günü olarak düşünülmesi gereken 1 Mayıs geldi, yarın. İnsan haklarına saygılı, çalışan haklarına, çocuk haklarına, işçi sağlığı ve güvenliği uygulamalarına saygılı her insan konumu ne olursa olsun trajedilerle gelişmiş bu haklar ve hukuk sitemine saygı duymalıdır. Çünkü bu günlerde de hukuk gelişir, insanlık gelişir. Hatırlayalım, 1886’da Chicago Haymarket olaylarını; işçiler çalışma sürelerini 8 saate indirmek için eylem başlattılar, eylemler olaylara döndü, patlayan bomba, ardından çatışmalar ve ölüler, yine ardından işçi idamları geldi. Olaylar bastırıldı, ancak tüm bu olumsuz süreç Uluslararası farkındalığa yol açtı ve ardından hukuk düzenlemeleri başladı. -Çalışma saatleri kademeli olarak ülkeden ülkeye 8 saate indirildi. -Çocuk…
Türk avukatlığı İttihat ve Terakki geleneğinden etkilenmiştir, Aksiyoncudur, politiktir, toplumcudur ve toplumsal bakar. Lidere dayanır, lider temellidir, ofisi lider kurar, lider yükseltir, lider düştüğünde ofis de düşer, kapanır, hukuk tarihinde yerini alır. Türk avukatlığı istisnalar dışında bu şekilde ilerlemiştir, gelenek bu şekilde oluşmuştur. Ancak bu geleneği bozmanın zamanı gelmiştir. Batıya baktığımızda 200 yıllık, 300 yıllık ofisler görülmektedir, elbette orada sanayileşme devrimi olmuştur, sistemler farklı gelişmiştir. Ancak Türk avukatlığının yeni liderleri; kurulan ofisleri küresel normlara uygun kurumsallaştırarak, farklı modellere büründürerek, sentezlere mümkün ve dayanıklı hale getirerek, ofislerin içinde yeni liderlerin oluşumunu, öne çıkmasını, ofislerin devir alınmasını sağlayacak dönüşümleri sağlamalıdır. Kalıcı ve sonraki…
Türkiye zor bir ülke. Bu ülkede zor bir meslek avukatlık. Avukat kaos içinde. Marka vekilliği ile başlayan iş alanlarındaki daralma, arabuluculuk ile yeni yönlere evriliyor. Ancak zorunlu arabuluculuk süreci konuyu salt avukatların sorunu olmasından çıkarıp, ulusal düzeyde “YARGI”nın sorunu haline getiriyor. Bir yanda yargının yükünü hafifletme tartışmaları bir yanda yargının özelleştirilmesi tartışmaları; diğer yanda ise yargının tasfiyesi sonucunun doğabileceği yönündeki tartışmalar… Yargılamanın aleniliği kuralı, arabuluculuk bir yargılama faaliyeti olmasa bile arabuluculuk müzakerelerinin gizliği uygulaması, ileride oluşacak yargılama süreçleri için potansiyel bir sorun. Kimse açık bir tartışma yapmıyor… Tüm bunlar BAROLARIN açık bir tartışma kanalını oluşturmasını zorunlu kılıyor. Gelen her yeni…
Hans Kelsen, Avusturyalı bir hukukçudur, 1881 yılında doğmuştur, Hitler’in iktidara gelmesinden sonra Cenevre’ye daha sonra da ABD’ye gitmiş, 1973 yılında vefat etmiştir. Saf hukuk kuramı ve devlet kavramı üzerine düşünce geliştirmiştir. Hukukun genel teorisi Kelsen’e göre konu üzerinde durur, konuyu açıklamak yeterlidir, oysa hukuk felsefesi aynı zamanda değerlerle ilgilenir. Yine Kelsen’e göre hukuk teorisi değerler arasında seçim yapmaz, oysa hukuk felsefesi ahlaki ve ideolojik bir tutum alır. Adalete uygun hukuk üzerinde durulmalıdır. Hukuk teorisi, hukuk felsefesi ile tamamlanmalıdır. Yine Kelsen’e göre, hukuk biliminin konusu sadece pozitif hukuktur. Bir başka deyişle maddi hukuktur. Fransız hukuku, Türk hukuku, Rus hukuku gibi kavramlarla anılırlar. Hukuk…
Rüzgâra eğilen değil, eğilmeyen bir Baro. Başlayan dalgada kulaç atan değil, burası bataklık diyebilecek bir Baro. Ülkenin vicdanı olan bir baro, cesareti olan bir Baro. Mensuplarının hukuka bağlılık yemini etmiş olmasından güç alan ve “HUKUK SİYASETİN EMRİNE GİRMEYECEK” diyen bir Baro. Yapılan zulmün karşısına hukuk bayrağı ile fiilen dikilecek bir Baro. Avukatların haklarını, yurttaşların haklarını, hukukun haklarını koruyacak bir Baro. Cesur bir Baro, haksızlık, hukuksuzluk her nereden gelirse gelsin mücadele edecek bir Baro. Kendisini koruyan değil adaleti koruyan bir Baro. Yazılmış Avukatlık Kanunu’nda, sayılmış Baronun görevleri arasında, hukukun üstünlüğünü savunmak, insan haklarını korumak… Gündem sert, o kadar sert ki sadece…